Beraberimizdeki gençler için de ilgi çekici ve uyarıcı olan bu tabloyu doğru okumakta fayda var: 

Parti var, partimsi var…

Ne kast ediyoruz?

Anlamak için şu haber serisi yardımcı olabilir:

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü ve eski AKP milletvekili Prof. Dr. Mehmet Naci Bostancı, sanatçı Linet Menaşi’nin konserinin Ankara Valiliğince ve muhtemelen Hamas’la ilgili görüşleri sebebiyle iptal edilmesine sosyal medya hesabından yaptığı şu paylaşımla tepki gösterdi: 

“Ses sanatçısı Linet’i beğenir ya da beğenmezseniz, fakat İsrail zulmüne gösterilecek tepkinin adresi Linet’in konseri olamaz. Bu tür kastını aşan eylemlerin Filistinlilere faydası değil zararı var. Kaynağı ancak ve sadece kabilecilik olan konser engellemesi asla kabul edilemez.”

Bu mesaj üzerine Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, şunları yazdı: 

“Hayırdır Naci Bostancı! Gazze’de ve dünyanın birçok ülkesinde yapılan vahşete gıkın çıkmayacak, sessiz kalacaksın; ancak siyonist bir şarkıcı sözüm ona mağdur olmuş gibi ciyaklayacaksın! Sana ne Linet’ten! Bu sözler asla masum olamaz. İstifası alınmalı ve tahkikat yapılmalıdır.”

Yetmedi, Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan da önceki günkü “Linet’i de savunmazsın be” başlıklı yazısında Naci Bostancı’ya şu ağır sözlerle hücum etti:

“Eski Akepeli, eski vekil, eski meclis bilmem nesi, yeni rektör, Şalom yazarı Naci Bostancı’nın bize ‘kabileci’ diye hakaret etmesinin ne anlama geldiğini biliyoruz.”

Ama asıl yazısının girişindeki şu cümle önemli idi: 

“Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. AK Partililer, biz pek çoğunuzdan hoşlanmıyoruz. Biz, Recep Tayyip Erdoğan’ı seviyor, ondan hoşlanıyor, onun verdiği mücadeleyi önemsiyor, o mücadeleye omuz veriyoruz.”

Milat Gazetesi yazarı Serdar Arseven Kılıçarslan’ın bu cümlelerini X mesajıyla paylaştı: Sonra da kendi fikrini şöyle yazdı: 

“Bu durumda Sayın Erdoğan’dan sonrasında büyük sıkıntı var demektir.”

Bu mesajın altındaki yorumlara bakınca tablo netleşiyor. 

Zira yorum yazanların büyük çoğunluğu kendisini teyit ediyor ve “Erdoğan gider AKP biter” hükmünü benzer cümlelerle tekrar ederek korkularını ya da ümit ve sevinçlerini ifade ediyor. 

“Sandığın gibi değil, yeni liderini bulur ve parti devam eder” diyenlerin oranı sıfıra yakın. 

Aslında o yazısında Kılıçarslan “bazı AK Partililer” demiyor. Âdeta “ey bütün AK Partililer …” diyor. 

Böylece mesele netleşmiş oluyor: 

Erdoğan sonrası için sadece lider adayları ayarlanmıyor, kılıçlar da bilenip hazırlanıyor. 

Aslında, “Erdoğan sonrası için” derken kast ettiğimiz de belli: Erdoğan’ın iktidarının sonrası için…

Sadece “benim adayım şu” ya da “bizim ekibin adayı bu” gibi yaklaşımlarla kalsa idi az çok bir “partileşme”den söz edebilirdik. 

Ömrü olan gerisini de görecek.