"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beşerdir şaşar, tabakası düşer

Ahmet BATTAL
11 Ocak 2020, Cumartesi
Son yazımızda “oyun kurucu”yu tarif ettik.

Savaş oyunlarında oyun kurucu olmak bilhassa önemli. Ama harp artık nizamî harp değil. 

Asimetrik savaş, vekâlet savaşları, devlet terörü, sosyolojik savaş… Bunlar çok bilinen yeni savaş türleri.

Ama hepimizin bildiği bir başka tesbit var: Eskiden devletler ve uluslar savaşırmış. Şimdi artık bu savaşlar yerini beşerin sosyal tabakaları arasında yaşanan savaşlara bırakıyor. 

Buradaki “savaş”ı sadece “silâhlı çatışma” olarak alırsak eksik kalır. 

Silâhın kullanıldığı doğru. Ama silâhı artık “sadece devletler” üretmiyor ki “sadece devletler” kullansın. Dolayısıyla silâh artık “devletlerarası savaş”ın tek aracı değil. Aksine, bizzat devlet, “silâhçılar arası savaş”ın bir aracı. Garip, ama böyle. 

Hem bu silâh kullanımının bir öncesi var, sonrası var. Silâh kullananların tabanı var ve destekçisi kitaplar bile var. Yani silâh silâhtan ibaret değil. Bir ekonomisi, bir sosyolojisi var. 

Biz “sosyal tabakalar” deyince fakiri ve zengini ve bunların arasındaki sınıf savaşlarını anlıyorsak çok eksik kalır. 

“Tabakât-ı beşer” çok geniş bir kavram. Dolayısıyla aralarındaki savaş da çok farklı. 

Genç-yaşlı savaşı, kadın-erkek savaşı, hatta ana-baba/çocuk savaşı var. 

Bu saydıklarımızın hepsi bir sosyal statü ve kolektif kimlik. Aynı zamanda düşük yoğunluklu psikolojik savaş kaynağı. 

Ama yüksek yoğunluklu ve daha kuvvetli savaş ve ordu kimlikleri de var. 

Mezhepler, dinler, ırklar, kültürler, ideolojiler…

Ezilmişler zenginliğini terk etmek istemeyenlere karşı.

Sömürenler sömürülmek istemeyenlere düşman.

Bastırılanlar kafasını kaldırıyor. 

Beşer uyanmış. 

Şaşırmış insanlığın ana tahrip malzemesi artık yeni nesil gog-magog ya da yacoc-macoc. 

Evet, Kavimler Göçü’nden ve Moğol istilâlarından bu yana çok zaman geçti. Modern çağlara doğru gelindiğinde güçlü devletler ve nizamî orduları oldu. Ama artık yeni bir dönemdeyiz. 

Devlet artık sadece kaba güce ya da teknolojiye dayanmıyor. Sosyal tabakaları bir arada tutamayan devlet devlet değil. 

Ama yanlış anlaşılmasın. Bu dediğimiz sadece sosyal devlet olmaktan ibaret de değil. 

Başka bir zamandayız. Beşerin şaşmaması için duâ lâzım. Bir de dünyanın çeşitli yerlerinde kurulu “barış adaları”nı korumak ve genişletmek lâzım. 

Okunma Sayısı: 2355
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı