Gelecek Partisi’nin Genel Başkanı ve krallıktan önceki eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın kral hazretleri tarafından “aff-ı şahaneye mazhar edilmesi” ilgili olarak şunu yazmış:
“1998’den 2018’e kadar, 20 yılda Türkiye toplam 5 Maliye Bakanı gördü. Maşallah 2018’de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinden beri 3 yılda 3 Maliye Bakanı gördük! Bunun adı kurumsal çöküştür!”
Gerçekten önemli bir tesbit.
Merkez Bankası’ndaki yönetim değişikliklerini de buraya dahil edersek çok ciddî bir krizle ve hatta çöküşle karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Hele jölelilerin dalıp gittiği bir gayya kuyusuna dönen ekonomi bürokrasisinin kamu bankaları ayağına baktığımızda o kokan ayaklar için “dindar banker nereden koşuyor” sorusunu tekrar be tekrar sormamız gerekir.
Atama ile ilgili olarak Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın paylaşımı da önemli:
“Sonunda adını koydunuz; Maliye ve Hazine Bakanlığını, şube müdürlüğü düzeyine indirdiniz! Ne parti içinden ne de piyasadan biraz olsun itibarı, kariyeri, kredibilitesi ve utanma duygusu olan hiçbir kimse görev kabul etmiyor! Çürümüşlüğün ve tükenmişliğin göstergesi AKP ve Lideri Erdoğan için! Ancak kişiliği hiçleştirilmiş sefiller görev kabul ediyor!”
Bu ağır üslûp Sayın Uysal’ın klâsik tavrı değil. Demek ki o da yanmış ki böyle feveran ediyor.
Öncelikle, “görevden affını talep eden ve af talebi kabul edilen bakanlar” uygulamasına alışmayacağız ve alışmayı reddediyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu ucubeden, başka hiçbir sebeple değilse bile bu “göstergesebep”le geri dönülmesi gerekir.
Ancak krallıklarda görülecek bir “af dileme” ve “affedilme” süreci, aslında, görevden onuruyla ayrılmak isteyene “ben alırım, ben satarım, sende onur filan bırakmam arkadaş” demenin başka yoludur.
Nitekim bu yoldur ki bakanlık görevini yapmayı gönülden isteyecek kimse bırakmamıştır.
Bakan yapılan bilmektedir ki “saray ne derse o olacak, saray uygun gördüğünde kellem kopacak…”
Yakın mazide Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un aff-ı şahaneye mazhariyeti ile ilgili olarak 8 Ağustos 2021 Pazar günkü Yeni Asya’da yazdıklarımızı şimdi tekrar etme zamanı:
Bunlar “saray saray” diye diye, bizi, “başyücelik kurumu”nun yöneteceği köhne devlete alıştırmak istiyorlar.
Bunlar hakikî dindar cumhuriyetin gizli düşmanı.
Bunlar maziye ait olan ve mazide kalması gereken saltanatın zavallı taraftarları.
Bunlar kurumları ve şûrâları lağvedip şahıs ve şahsiyet üzerine iş tutanlar ve iş yürütenler.
Bu sebeple alışmayacağız.
Alışmayı reddediyoruz.
En yüksek seda ile bağırıyoruz:
Zaman ve istikbal demokratik cumhuriyeti gerektiriyor.
Kur’ân ve sünnet dindar cumhuriyeti emrediyor.
Biz cumhuriyetçiyiz ve öyle kalacağız.
Mazinin evlâtlarının oyunlarına da kelimelerine de kavramlarına da …
Alışmadık, alışmayacağız.
Milleti alıştırmaya çalışanlara da mani olmaya çalışacağız.
Gücümüz yettiğince.
Siz de sesimiz olunuz.