"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hem vali hem veli olsak?

Ahmet BATTAL
09 Temmuz 2019, Salı
Ön not: Bu yazıda “veli”den kasıt Allah dostu olup din hizmeti yapan kişi demektir. “Vali”den kasıt ise her seviyede ve her yönde devlet memuru, bürokrat ve siyasetçi olmaktır.

“Valinin velisi olmak” başlıklı son yazımızda, özetle, tarihten de ders alarak, milletin dinine ve ahiretine hizmet etmek isteyenlerin milletin dünyasını yönetmeye talip olmaması gerektiğini, sadece ve olsa olsa yöneticilere nasihat ile yetinmesi gerektiğini anlattık. 

Bu konuyla ilgili olarak akla gelecek ve gelmiş olan ilave sorular şunlardır: 

-Ya dünya işleriyle ya da din işleriyle mi meşgul olmak lazım? 

-Hem vali hem veli olunamaz mı? Mesela gündüz vali ve akşam veli olmanın gerekleri yapılamaz mı? 

-Valilerin veli gibi olması sağlanamaz mı?

-Velayet sahiplerini vali yapsak daha iyi olmaz mı? 

Sorular çoğaltılabilir. Biz de benzer sorularla cevap verelim: 

-Veliler valilerle doğru zeminde ve doğru şekilde ilişki kursa ve nasihatle yetinse yetmez mi? 

-Vali velayet sahibi olunca işe dair kararlarını keramet ve velayetiyle mi alacak yoksa kanun çerçevesinde ve idari basiretiyle mi? Madem işinde velayeti önemli değil o halde neden “veli vali”de ısrar ediyoruz?

-“Hem veli hem vali” olma kapasitesine sahip insan bulmak, hele bu zamanda kolay mı? 

-İkisini yapacak olanı bulamadıysak, vali olmak için iyi vali olma şartlarını mı yoksa veli olma şartını mı yeterli göreceğiz? 

-Kimin daha iyi veli olduğuna kim karar verecek? 

-Milletin ahiretinin kurtulmasına yardımcı olabilecek türden velilerden biri olma potansiyeline sahip olan bir kişinin o kıymetli vaktini milletin dünyasına hizmet eden valilik işine sarf etmesi reva mıdır, israf değil midir?

-Hem valilik ve benzeri makamlar ister istemez rekabet ve yarışma (müsabaka) gerektirdiğine göre o yarışmayı adabıyla yapabilmek kolay mı? Valilik yarışında velayet de kısa zamanda elden giderse her şey ziyan olmaz mı? 

O halde hükmümüzü söyleyelim: Velayet makamları ahiret makamlarındandır, Allah’ın rahmeti sınırsızdır, cennet için hırsa da rekabete de gerek yoktur. Hatta gerçek bir müsabakaya bile gerek yoktur. Kapasitesi olan herkes kendi nefsiyle yarışsa, önce hal diliyle ve ihlâsla dine ve ahirete hizmet etse yeter. Cenneti de Allah’ın rızasını da elde eder. 

O halde devletten uzak olan şahıslar da şahs-ı maneviler de Allah’a yakın olur. Allah’a yakınlaşmak isteyenin devletten uzaklaşmaya çalışması neredeyse şart gibi. Hele bu zamanda…

Okunma Sayısı: 2061
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    9.7.2019 15:11:44

    "O halde devletten uzak olan şahıslar da şahs-ı maneviler de Allah’a yakın olur. Allah’a yakınlaşmak isteyenin devletten uzaklaşmaya çalışması neredeyse şart gibi. Hele bu zamanda…" Devletin/iktidarın menfiliklerinden emin olmanın yolu, uzak durmaktır. Gerçi bu zamanda "menfaat" ön planda tutulduğundan bazı şahs-ı maneviler kaçmak bir yana yandaş ve yoldaş olmayı -bilerek- tercih ediyorlar. Sonra da müspetin savcısı menfiliğin avukatı olup çıkıyorlar. Çünkü "menfaat" üzerine cereyan eden menfi siyaset kendine yarayanı (milli-dini ne varsa) alet olarak kullanmaktan asla imtina etmez. Onun için validen velayet ve keramet beklentisine girmeyelim. Siyasetçi de hizmetkâr ve demokrat olsun yeter. Herkes kendi mesleğinin hakkını verse sorun kalmaz. "Vali" ücretini halkın vergilerinden, "Veli" ise ücretini Hak'tan alır. Onun için, mesela, açlık sınırında maaş alan bir vatandaş yüksek maaş alan bir kamu görevlisini sorgulasa ya da eleştirse ona "edepsiz" deme hakkı yoktur!!

  • Gündüz Alp

    9.7.2019 14:54:37

    Sayın Battal, valinin "veli" siyasetçinin "dindar" olmasını değil her ikisinin de gerçek anlamıyla birinin "vali" diğerinin "demokrat" olmasını istiyoruz. Tabi ki şahs-ı maneviler de iktidara sırf "dindarlık" argümanıyla arka çıkmamalıdır. Zira din adına siyaset yapmak ya da siyasetine dini alet etmek dine hizmet anlamına gelmez. Bediüzzaman dine hizmeti şu şekilde tanımlıyor: "Evet, dine imale etmek ve iltizama teşvik etmek ve vazife-i diniyelerini ihtar etmekle dine hizmet olur..."(Sünuhat, YAN,s.358) Yoksa dini tekeline alıp, muhalif ve muarızını onunla tahkir, tahfif ve tehdit etmek yani -haşa- dini "sopa" gibi kullanmak...Siyasal veya politik İslam dedikleri şey neticesi itibariyle bir ideoloji olup İslamın kendisi değildir. Ki bu ideolojiye sahip partilerin iktidarı da "dindar" olsun. Lütfen, umumun malı mukaddesi olan dinin asli kodlarıyla siyasal çıkarlar uğruna oynamayalım. Faydası bir ise zararı bindir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı