Anayasa Mahkemesi üyesi Prof. Dr. Engin Yıldırım sosyal medya hesabından Mahkemenin ışıklandırılmış binasının gece vakti uzaktan çekilmiş fotoğrafını “ışıklar yanıyor” ifadeleriyle paylaşmış.
Bu ifade darbe iması anlamında yorumlanmış. Zira olağanüstü dönemlerde darbe veya askerî müdahale iması için gazeteci jargonunda “Genelkurmay’da ışıklar yanıyor” denirmiş.
Bir süre AYM başkan vekilliği de yapmış olan Yıldırım tepkiler üzerine bu kere “ışıklar yanıyor’ derken hukukun ışığını kastettim, başka ışıkları değil” diyerek tepkileri dindirmek istemiş.
Ama tepkiler dinmemiş. O kadar ki bazı bakanlar, yardımcıları ve bazı bakanlıklar bile “zinde güçler”e atıf yaptığını varsaydıkları bu paylaşımı eleştirip “biz de buradayız, bizim ışıklar da yanıyor, galiba sizinkini söndürmek lâzım” mealinde paylaşımlar yapmışlar.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank “AYM üyeleri arasında belli ki vesayet özlemi çekenler var. Kimse merak etmesin milletimiz feraset sahibidir, lüzumsuz ışıkları söndürmeyi iyi bilir” diyerek üç hafta önceki tartışmaya da atıf yapmış ve AYM’nin kapatılmasını (elbette yeni üyelerle yeniden açılmak üzere!) teklif edenleri desteklemiş.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de “Vesayet özlemi içinde olanlar hukuk adına konuşma ehliyetini yitirirler. Işıkları Millet açar, Millet kapatır” demiş.
İçişleri Bakanlığı’nın resmî hesabından Bakanlık binasının fotoğrafı paylaşılmış ve “Bizde ışıklar hiç sönmüyor” denmiş.
İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı ise “Dün ‘Genelkurmayın ışıkları yanıyor’ diyerek darbecilere selâm çakanların bugün görevini üstlenenler bir saniye durmasın, istifa etsin!” demiş.
Bunlar üzerine Yıldırım ilk paylaşımını kaldırmış ve şu açıklamayı yapmış:
“Şahsî twitter hesabımda yaptığım paylaşımda kullandığım ibare maksadı aşan bir şekilde yorumlandı ve bundan büyük bir üzüntü duymaktayım. Gayem, AYM’nin bir hukuk ışığı olduğuna vurgu yapmaktı. Demokrasi dışı tüm oluşum, araç ve teşebbüsleri ima etmem asla söz konusu değildir.”
“Sakarya ekibi”nin abilerinden sayılan Prof. Dr. Abdullah Gül’ün 2010’da AYM üyeliğine atadığı ve özgeçmişinde Sakarya Üniversitesi’nde büyük yer tutan Prof. Dr. Yıldırım bu çağrılara uyup istifa eder mi bilemiyoruz.
Bu yazıyı hazırladığımızda AYM de henüz kurumsal bir tavır ortaya koymuş değildi. Olursa onları ayrıca değerlendiririz.
Ama bu aşamada sadece şu soruyu soralım: AKP siyasetçileri ve AKP bürokratları nasıl olur da birbirlerine karşı böyle bir ruh haline girerler?
Kendi arkadaşlarını kendilerine karşı darbeyi düşünmekle itham etmek nasıl bir süreci ve sonucu gösterir?
Üstelik günün olağanüstü gündemi belli: Enis Berberoğlu hakkında geçen günlerde bu AYM tarafından verilen “hak ihlâli ve yeniden yargılama” kararına direnen bir yerel mahkeme var. Yani konu “rütbeli genelkurmay”la ilgili değil.
AYM’nin insan hakları hususunda son söz makamı ve adeta yargının genelkurmayı olduğunu ve oranın ışıklarının hiç sönmemesi gerektiğini ise AKP’nin yazdırdığı Anayasa söylüyor.
N’olcak şimdi?