Bir zamanlar dünya düzdü.
Ama uçsuz bucaksız geniş bir düzlüktü. O engelli-engebeli düzlükte köyler ve şehirler birbirinden uzaktı.
Ulaşım ve iletişimdeki baş döndürücü gelişme dünyanın da başını döndürdü, yuvarladı, yuvarlaklaştırdı ve küreselleştirdi.
Dünyanın yuvarlak olduğu ve bu yuvarlağın her tarafının birbiriyle ilişki kurabileceği anlaşıldı.
Böylece dünya küresel köy oldu. Hem de, ne yöne giderseniz gidin başladığınız noktaya döndüğünüz “tek yönlü” “uni-versus” bir küre.
Fakat sonra başdöndürücü bir afet-internet çıktı ve dünya yeniden düzleşti ve hatta tepsileşti.
İlişkiler ve kavramlar değişti.
Meselâ gurbet hasretinin anlamı değişti. Anneler, Kanada’dan gelen oğullarına sarıldıktan on dakika sonra komşuya çaya gidebilir hale geldiler. Çünkü zaten bir gün önce Montreal YUL havaalanındayken kendisiyle görüntülü görüşmüşlerdi.
Meselâ “gaiplik” kavramı gaip oldu, kayıp kayboldu.
Meselâ ilgi alanınızdaysa Yeni Kaledonya’nın Kalakilerinin mazisi, bugünü ve geleceği hakkında çok kısa yoldan bilgi sahibi olabilirsiniz. Fransızların mazide siyaset hatırına onlara yaptığı zulme üzülebilirsiniz. O günün hesabını bugünkü masum Fransız’dan sormaya bile kalkabilirsiniz!
Meselâ dünyadaki çöp dağlarına uzaydan bakan gözlerin görüp gösterdiğini izleyip üzülebilirsiniz.
Böylece aslında şunu anlayacaksınız: Dünyadan haberdar oldukça o tepsi dünyanın kenarlarının yukarıdan içeri doğru kıvrılıp adeta üstünüze kapandığını ve sizi perişan ettiğini göreceksiniz.
Dünyanın sizi hapsettiğini/habtettiğini görmezden mi geleceksiniz? Mümkün değil. Haberler üstünüze üstünüze geliyor.
Tüm dünyanın ve insanlığın dertleriyle dertlenmekten dolayı bir ince hastalık hastası olmamak için çare nedir?
Uzaydaki sayısız koca kürenin içinde birazı suyla kaplı bir küçük kızgın taş parçasındaki hayat sahiplerinden birisiniz.
Ya bu tepsi dünyayı hafife alacaksınız ve “kavanoz dipli dünya” deyip dalganızı geçeceksiniz.
Ya da zihninizi toparlayıp “benim de dünyamın da bir sahibi var elbet ve o beni benden iyi düşünür, ben asıl vazifeme bakayım” diyeceksiniz.
Asıl işiniz nedir? Büzüştürülmüş tepsinin dibinden çıkmanın ve küresel dünyaya yeniden tepeden bakmanın yolu nedir?
“Önce enfüsî ve sonra afakî tefekkür yapmalısınız” derken kastedilen şey de nedir?