Önceki günkü AKP kongresinde AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan adalet konusunda şunları söyledi:
“Adalet, en çok hassasiyet gösterdiğimiz alanlardan biridir. Hâkim, savcı ve diğer personel sayısını yüzde 176 oranında arttırarak, yargının insan kaynağı kapasitesini güçlendirdik. … Yargının, hukuku daha etkin ve sade şekilde işletebilmesi amacıyla temel kanunların pek çoğunu baştan sona yeniledik. Tabi bütün bunlarla kalmadık, fizikî imkânları da geliştirdik. İllerde yaptığımız adalet sarayları… Bütün bunların yanında Ankara’mızda Danıştay… bunu yaptık. Anayasa Mahkemesi binasını en güzel anlamda yaptık ve şu anda muhteşem bir Yargıtay binasını inşa ediyoruz ki evelallah dünyada Yargıtay binamızın benzeri yok. Derdimiz ne? O merdiven altı adalet dağıtımı vardı ya bir zamanlar, artık bunlar yok. Şimdi bütün güzel imkânlarla yargıcımız, savcımız hepsi bu çalışmalarını yürütecekler.”
Cumhurbaşkanımızın her konuşması kültürümüzü biraz daha derinleştiriyor, daha derine batırıyor.
Bu “merdiven altı” meselesini galiba biz çok yanlış anlamışız. Doğrusunu öğrendik.
Biz, bu ismin; ruhsatsız, denetimsiz, kaçak imalat ve ticaret yerlerine verildiğini zannediyorduk. Meğer merdiven altı/üstü meselesi “eski bina yeni bina” biçimindeymiş.
Öyle ya koca Yargıtay “merdiven altı”ndan yani eski ve hatta bazıları tarihî olan binalardaki dağınıklıktan yakında kurtulacağına göre artık merdiven üstüdür.
Hatta merdiven başındadır.
Ama unutmayalım ki merdiven başı her zaman risklidir. Kolay yuvarlanıverir insan. Üyeler dikkat etsinler.
Bu sebeple gelin biz yine de “mahkemeleri gecekondudan saraylara çıkardık” diyelim. Hem bu bize daha yakışır.
Bazıları diyor ki:
Mahkemeler zulme alet ediliyormuş. “Cemaat eşittir terör örgütü” formülüyle, suç işleme iradesinin olup olmadığına bakılmadan ve üstelik cemaate mensubiyeti gösteren ve hiçbiri tek başına suç olmayan delillerle insanlara teröristlikten ceza veriliyormuş. Cemaate mensubiyet suç olamazmış. Cemaatin içindeki suçlular ve darbeciler cezalandırılmalıymış. Ama öyle olmuyormuş. Bazı suçlular cezasız kalıyor, ama birçok suçsuz ceza alıyormuş.
Biz de merdiven üstündekilerin sesi olarak diyoruz ki: Olsun, bu iş böyle yürüsün. Yeni binalarımız, parlak koridorlarımız, yürüyen ve yürüten ve yürütülen merdivenlerimiz olsun.
Merdivenlerimizin altı boş olsun.
Hem yakışır mı merdiven altına zulüm?
Zulüm olacaksa da sarayda olsun.
Zaten zulüm çadıra veya gecekonduya değil saraya yakışır.
Adı adalet sarayı da olsa…