''Çanakkale geçilmez” meşhurdur.
“Birinci Cihan Harbinde geçmek isteyen bunu başaramadı, bundan sonra deneyecek olan da başarmakta zorlanır” manasındadır.
Bu sloganın doğruluğu ayrı mesele ama neticede bir hamaset söylemidir ve kendi çapında anlamlıdır.
İletişim Başkanlığı bir süre önce bu slogandan kinayeyle “Türkiye geçilmez” diye bir slogan uydurmuştu. Her ne demekse…
Halbuki Türkiye çok zamandır “gelinip geçilecek” bir ülke olmuş durumda.
Suriye meselesini bölgenin başına patlatanlar elbette bu neticeyi de öngörmüşlerdi. Onların içerideki işbirlikçileri de herhalde bu işten şu ya da bu şekilde nemalanıyorlardır.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya geçen haftalarda şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Çalışmalarımız sonucunda düzensiz göçmenler artık yeni göç rotası arayışına girdi. Organizatörler ‘Türkiye’de artık sıkı denetim var, gitmeyin’ diyorlar. 120 günde bu noktaya gelindi. Algı çok önemli. Düzensiz göçle mücadeleye ara vermemek lazım. Eğer sahada bu şekilde basarsanız, hudutlarınızdan geri gönderilenler ‘gelmeyin’ diyorlar.”
Demek Yeni Bakan gelmiş ve “geçmen göçmen”lerin geçiş üstünlüğüne son vermiş.
Bu açıklamanın birinci boyutu “rota değişikliği” beyanı ile aslında “Türkiye’ye göç” değil “Türkiye üzerinden Batıya göç” olgusunun varlığının birinci ağızdan itiraf edilmesi.
İkinci boyut nisbî başarıya dair. Ve bunun nasıl bir “başarı” olduğu ayrıca müzakereye muhtaç.
Üçüncü yönü ise Bakan değişikliğinin göçmen politikası üzerindeki etkileri hakkında.
Yeni Bakanla birlikte Türkiye’nin göçmen politikası değişmiş olabilir mi?
Hayır, olamaz. Zira konu Bakanın yetkisinde değil. Konu kanun ve Cumhurbaşkanı Kararları ile ilgili.
Bakan değiştikten sonra cumhurbaşkanı değişmediği gibi (belki de değişmiştir!) bu konuda bir kanuni düzenleme değişikliği de olmadı.
O halde ne değişti de fiilen politika değişti?
Ya da şöyle soralım:
Nasıl oluyor da böyle önemli bir konuda bir bakan döneminde yıllarca keyfî işler yürüyor ve sonra başka bir bakan keyfî işleri bırakıp kanuni işlere dönüyor?
Birileri “efendim bakanların hiç mi inisiyatif geliştirme yetkisi olmayacak” demeye kalkmasın. Göçmen ve sınırlar meselesi bir inisiyatif meselesi değil!
Belki de aslında yeni Bakan, neredeyse açıkça, “Eski Bakan Süleyman Soylu bu işi iyi yapamadı. Biz ondan daha iyi yapıyoruz!” diyor.
O zaman da “biz anlayamadan iktidar mı değişti?” sorusu akla geliyor.
Sonra vatandaşlarımız da “Cumhurbaşkanının başkanlığında Beştepe’de toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde alınan kararlar …” diye başlayan Anadolu Ajansı ya da TRT haberleri dinliyor ya da izliyor.
Sadece izlese neyse. İnanıyor.
Geçen gün siyasetlerle ilgisi ve bu işler hakkında az çok bilgisi olan bir profesör dostumuzla sohbet ederken “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi” diye bir kavramın sistemde ve Anayasa’da yerinin olmadığını söylediğimizde şaşkınlığını gizleyemedi.
Biz “tek adamlar rejiminde işler kapanın elinde kalıyor” dediğimizde kızan dostların kulakları çınlasın.