"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vehmi suçluluk ve somut cezası

Ahmet BATTAL
07 Ekim 2021, Perşembe
Somut suç işlemiş olmayan kişiler aldıkları somut cezalar sebebiyle hapisteler. Üstelik hasta ve hatta ölümcül hasta olmaları dahi onları hapisten uzak tutmaya yetmiyor. (Ayşe Özdoğan örneği gündemde).

Bu haberler artık havuz medyasında bile var. Artık onlar bile gizleyemiyor, sadece “ama onlar terörist” diyerek bilinçsizce ve bir vehim üzerinden savunuyorlar.

Yargıdan başlayıp topluma sirayet eden bu yanlışlık neden sürüyor?

Beş yıldır yazıyoruz: “Cemaat eşittir terör örgütü” formülü yanlıştır. Somut suç işlemiş olmayan kişileri, sadece “cemaate mensubiyeti” gösteren deliller yardımıyla terörist diyerek cezalandırmak yanlıştır.

Anayasa Mahkemesi 2014/5224 sayılı ve 10.6.2021 tarihli kararında, önceki bir kararına da atıf yaparak, aynen şunları söylüyor: 

“Anayasa Mahkemesi daha önce bir kimsenin terör örgütleriyle olan bağlarının ortaya konulması için yapılacak araştırmaların bireylerin sahip olduğu fikirlerin, bağlı oldukları toplumsal grupların ve ideolojilerinin, davranışlarının anlamlarının ve bunların altında yatan saiklerin değerlendirilmesine yol açacağı, henüz ceza kanunlarında tanımlanan bir suçu dahi işlememiş kişilerin bir terör örgütü ile örgüt üyeliği olarak kabul edilecek kuvvette bir bağının olup olmadığının bu şekilde değerlendirilmesinin ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı gibi temel haklar üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilecek potansiyele sahip olduğu tesbitlerinde bulunmuştur.”

Yani “ceza kanunlarında tanımlanan bir suçu dahi işlememiş kişilerin” bir terör örgütü ile “örgüt üyeliği” olarak kabul edilecek türden bir bağının olup olmadığı tesbit edilmeden sadece cemaat boyutuna mensubiyetini gösteren delillerle ve terörist sayılarak mahkûm edilmesi yanlışmış.

Zira suç işleme kastı yani terör örgütüne üye olma kastı olmadan bir kişiye terörist denilemezmiş.

Yargıtay AYM’nin bu yaklaşımını ne zaman doğru kabul edecek ve kendi yanlı yanlışından vazgeçip bu objektif doğruyu uygulayacak? 

Bir fikrin ya da bir tutumun yanlış olması ile suç olması farklı şeylerdir. 

Yanlış fikir kişiyi ahrette mesul edebilir, ama dünyada ceza vermek ya da verilen cezaya “iyi oldu, hak ediyordu” demek nasıl bir tercihtir? 

Bu kişiler bir yapıya “cemaat” olarak bildiği dönemde mensup olmuş ve liderini sevmiş olabilir. 

Hatta o lider hapis korkusuyla arkadaşları ile ilgili bilgi veren kişiler hakkında “bana/bize ihanet ettiler” demek yerine “beş vaktin üzerine beş vakit daha katsalar yine de kâfirdirler” diyecek kadar ölçüsünü kaybetmiş biri de olabilir. 

Ama bunlar kişiyi dünyada suçlu ilân etmeye yeter mi?

Devlet nasıl olur da “yanlış” dediği fikirler üzerinden yargılama yapar?

Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi lâzım. 

Okunma Sayısı: 2061
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı