Dünkü Yeni Asya’nın manşetini gördünüz.
“Çürümüşlüğün resmi!”
Altında İbrahim Özdabak’ın karikatürü:
Türkiye’nin “iç”inin çürümüş halinin röntgeni.
Üstelik bu manşet atıldığında ve bu karikatür yayınlandığında İçişleri Bakanı henüz itiraflar ve çelişkiler de içeren o üç saatlik top çevirme canlı yayınını yapmış değildi.
Yeni Asya iktidar ve muhalefetle ilgili haber yaparken ve yorum yazarken amacı birilerini vezir ya da rezil etmek değil.
Yayın prensipleri belli.
Amaç toplum ve devlet arasındaki bağı sağlıklı hale getirmek.
Devleti olabildiğince güvenilir hale getirmek.
Devleti olabildiğince hukuk devleti haline getirmek.
Bu konuda adım atması gerekenleri ikaz etmek.
Zira hepimiz biliriz ki;
İnsan hatasız olmaz.
İnsanların kurduğu kurumsal yapılar da pirüpak değildir ve olamaz.
Devlet de böyle bir yapıdır.
Zerreleri günahkârlardan oluşan bir yapının hiç hata yapmamasını istemek anlamlı değildir.
Önemli olan devleti en az hata yapacak hale getirmektir.
“Devletin kirli işleri” olmadan da devlet olunabilir.
Olabilen devletler var. Onların da düşmanı var, ama artık o düşmanların varlığı o kirli işlerin bahanesi değil.
Devleti temiz tutmanın yolu hataların gizlenmesi değildir.
Dışını temiz göstermekle içi temiz olmuyor.
Bunun yolu tuğlaların dayanışması ve o tuğlalarla gerçeklerin önüne yalanlardan bir duvar örülmesi de değildir.
Hepimiz eninde sonunda hesap vereceğiz. Bu zamanda hiçbir şey gizli kalmıyor.
Şeffaflık şart.
Sivil toplum ve denetimi geliştirilmeli.
Muhalefet edebilme hakkı sadece siyasî bir tavır olarak görülmemeli.
Basın hürriyeti ve medyanın bilgi alma-verme hakkı bu işin temeli.
Hukuk devleti hedefi asla gözden kaçırılmamalı.
Savcılar ve mahkemeler işinin hakkını verebilmeli.
Elbette “dış güçler” var, ama hataların bahanesi olmamalı.
Siyasetin temizlenmesi şart.
Bunun için önce basının temizlenmesi ve istikametini bulması lâzım.
Yeni Asya bunun için var.
Bir kutup yıldızı gibi.