Bazı internet okuyucularımız AKMHP koalisyonunun MHP’yi dönüştürdüğünü ve AKP’nin anlayışına yakınlaştırıp demokratlaştırdığını zannetmeye devam ediyorlar.
Arzusuna fikir kılıfı giydiren bu dostlarımızı ikaz etmek için, bugün, MHP Genel Başkanının 11.01.2021 tarihli yazılı basın açıklamasından bazı paragrafları, hem de resmî web sayfasında yer alan biçimiyle ve aynen verip değerlendireceğiz:
“… devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü dinamitlemek isteyen meşum odakların melûn oyunları gizlenemeyecek ölçüde ortadadır.”
Neymiş? MHP’ye göre ülke de millet de devletinmiş. Devlet milletin hizmetkârı bir araç değil, millet devletin mülküne dahil bir araç imiş. (O Devlet hangi Devletse artık!)
“Türkiye’nin, terörün hunhar eylemlerine boyun eğmesini dayatan, asıl manasından koparılmış demokrasi ve özgürlük ezberleri karşısında taviz vermesini amaçlayan habis çevreler yıllardır faal haldedir. Yozlaşmış ve soysuzlaşmış demokrasi arzusu taşıyanların, 6 Ocak günü ABD Kongresi’ne yapılan boynuzlu baskından ilham aldıkları bir başka altı çizilmesi gereken husustur.”
Neymiş? Demek ki demokrasi iki türlüymüş: Birincisi MHP’nin demokrasisi. İkincisi de “yozlaşmış ve soysuzlaşmış demokrasi”. Bu ikinci demokrasi asıl manasından koparılmış bir demokrasi imiş. Demek, herkesin demokrasisi kendine güzel!
“Demokrasinin defin merasimini düzenleyenlerin esasen insanlığa söyleyecekleri hiçbir şey de kalmamıştır.”
Demokrasinin defin merasimini kimin düzenlediğini artık herkes biliyor zaten. (İktidar ortakları bu konuda en masumu!)
“PKK ile FETÖ, DEAŞ ile DHKP-C, MLKP ile THKP-C aynı kaynaktan beslenen, aynı emellerle teçhiz edilmiş, aynı yöntemlerle teşkili sağlanmış kanlı terör örgütleri olarak milletimize ve ülkemize musallat olmuşlardır. Bunların siyasi ayakları da zillet ittifakı çatısı altında yuvalanmıştır.”
Demek ki neymiş? Muhalif olmak terörist ya da terörist yardımcısı olmakmış. Demokrasi budur zaten! Hem zaten muhalifine “zelil/alçak” diyemedikten sonra iktidarda olmanın ne kıymeti var ki?
“HDP, 6-8 Ekim olaylarının, hendek terörünün ve bölücülüğe mihmandarlık yapmasının bedelini kanun, millet ve tarih önünde kesinlikle ödemelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında âcil ihtiyaç olan kapatma dâvâsını sür’atle açabilecektir. Şayet kapatma dâvâsının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse Milliyetçi Hareket Partisi Siyasî Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır.”
Bu maddeye göre TBMM’de grubu bulunan bir siyasî parti diğer bir siyasî partinin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurabilir. Bu talebin Başsavcılıkça reddi halinde itiraz üzerine son kararı Yasakları İnceleme Kurulu verir. Ancak genel seçim döneminde partiler kapatma talep edemez. (Yani MHP’nin elini çabuk tutması lâzım!)
“CHP’nin, İYİ Parti’nin itirazları suç ve suçluyu koruma mahiyetindedir. Bunun yanında teröre yardım ve yataklık olarak da ayrıca ele alınmalıdır.”
Yani diğer muhalif partileri de HDP’yle beraber kapatalım gitsin. Nasıl olsa MHP iktidarda…
Ne demokrasi ama!