"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Güneydoğu meselesi mi?

Ahmet DURSUN
13 Kasım 2025, Perşembe
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından bu hafta sonu Diyarbakır’da gerçekleştirilen “Doğu/Güneydoğu Meselesi”yle ilgili program, bilhassa bölgede büyük ses getirdi.

İki günlük programın birinci günü, masa çalışması şeklindeydi. Bu bölümde, daha önce katılımcılara gönderdiğimiz konunun ana çerçevesini ihtiva eden Risale-i Nur metinleri ışığında, mesele çok yönlü tartışıldı ve bu çalışmanın sonunda bir de sonuç bildirisi hazırlandı. Kamuoyuna açık bir şekilde gerçekleştirilen ikinci günkü oturumda hem sonuç bildirileri okundu hem uzman isimler tarafından değerlendirme konuşmaları yapıldı. 

O kadar zor bir mesele ki… Programın başlığını bile koymakta zorlandığımız, henüz adını bile tam olarak koyamadığımız bir mesele… Acılarla yoğrulmuş bir coğrafyanın, kaybedilmiş hayatların, gözü yaşlı anaların, yitirilmiş istikballerin, yıkılmış hayallerin, zorbalıklarla çiğnenmiş haysiyetlerin, incinmiş gönüllerin, şiddetle susturulmuş dillerin, yırtılmış resimlerin… “şanlı tali’siz bir devletin, değerli sâhipsiz bir kavmin” tüm dertlerini ve ümitlerini bir başlığa nasıl sığdırabilirsiniz ki…   

Kafalar öylesine karışık ki… Güven öylesine sarsılmış ki… Sadakat, uhuvvet, muhabbet öylesine gücenmiş ki… Atacağınız her adımda, söyleyeceğiniz her sözde, sarf edeceğiniz her kelimede o kadar dikkatli olmalısınız ki… Bu azametli kıtanın tarihini bilmek, sosyolojisini kavramak, inanç dünyasını anlamak, ruh âlemini çözebilmek ve ona göre konuşmak zorundasınız.    

Şükürler olsun ki Risale-i Nur var. Risale-i Nur yalnızca bu bölgenin değil, tüm İslam âleminin ve insaniyetin parlak geleceğiyle ilgili yol haritasını insanlığa sunabilecek yegâne eserler olma özelliğini korumaya devam ediyor. Bu hafta sonu yaşayarak bunu bir kez daha görmüş olduk. 

Diyarbakırlı fedakâr Nur hadimleri de bunun farkında olmalı ki, çok kritik bir süreçte tarihe mâl olacak bir programa ev sahipliği yaptılar. Takdir kelimelerinin hepsine lâyıklar; zira bu programla da görüldü ki, “bu coğrafyanın manevi mimarı Bediüzzaman’ın fikirlerinin dikkate alınmadığı bir süreç eksiktir” ve eksik kalacaktır. Başta bölge milletvekilleri olmak üzere, tüm katılımcıların ve konuştuğumuz herkesin defaatle ifade ettiği bu durum yalnızca Bediüzzaman’a duyulan bir muhabbeti değil, reel-politik ve sosyolojik bir gerçekliğin de ikrarıdır. 

Üç gün misafir olduğumuz Diyarbakır’daki yaşadıklarımı ve izlenimlerimi yeri geldikçe paylaşmak isterim. Dile getirmek istediğim hususlardan birincisi programın başlığına gelen itirazlarla ilgili. “Neden “Kürt Sorunu” demiyorsunuz?” sorusuyla, daha “Kürt sorunu” bile diyemiyorsunuz, şeklindeki eleştirilere maruz kaldık.  Elbette bu hususla ilgili çok şey söylenebilir, bu eleştirilerin haklı tarafları da olabilir.  

Her şeyden önce sürecin hassasiyeti ve Risale-i Nur’un bize öğrettiği en önemli husus; bu meselenin etnik temelli tartışmalara yol açmadan çözüm yollarının Bediüzzaman tecrübesinden yararlanılarak gösterilmesidir. Bizatihi kendisi “sorunlu” olan “sorun” kelimesinin kullanılmasını elbette tercih edemezdik. Bizim kelimemiz “mesele” idi. “Kürt Meselesi” ifadesinin de bizzat Kürt kardeşlerimizi problemli gösteren, meselenin kaynağı Kürtlermiş gibi bir algı oluşturan, bizzat Kürtleri rencide eden, daha büyük sıkıntıların kapısını açacak etnik ve despotik bir kavramlaştırma olduğunu düşündük ve literatürde de tartışılmış haliyle, bölge ismiyle kullanmayı tercih ettik; rızaen lillah. Risale-i Nur’un dilini ve Bediüzzaman’ın Kur’ânî yaklaşımını yansıtabilmek bu hususlardaki öncelikli hassasiyetlerimiz arasındadır.  

Bu mesele de öyle. Mesele Kürtlerin hakları meselesiyle; sonuç bildirisine yansıdığı şekliyle; “Kürtlerin hakları meselesi, bölge ülkelerinin demokrasi meselesidir. Mesele, temel hak ve hürriyetler ve adalet çerçevesinde ele alınmalı, ayrıştıran değil birleştiren bir düzlemde müzakere edilmelidir.”

Okunma Sayısı: 2763
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Orhan Ali YILMAZ

    14.11.2025 03:52:08

    Türkiye'de Kürt Meselesi yoktur, "Kürtçülük" Meselesi vardır; tıpkı Türklük değil "Türkçülük" Meselesi olduğu gibi...

  • Said Ali Ortakaş

    13.11.2025 15:30:08

    Çok kıymetli bir programdı. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

  • Munir

    13.11.2025 12:50:21

    Paneldeki bir konuşmacı dahili ve harici fitne mihrakları tarafından kurulmuş, marxist, communist, dinsiz eli kanlı terör teşkilatının zalim mensuplarını “savaşçılar” diye tesmiye etti. Avrupa kafir zalimlerinin ve Asya münafıklarının yani global gangsterlerin boğazına lokma olacağı aşikar eyalet sistemini müdafaa eder tarzda beyanda bulundu.18 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta başlatılan Arap Baharı fitnesi ile özellikle Orta Şarkı ve bilumum İslam dünyasını parçalama planına destek olma gafletine düşülmemelidir.

  • Ali R. Yardimoglu

    13.11.2025 03:03:19

    Asabi sol türkler ve asabi sol kürtler anlamadı; bazı çok dindar sağ türkler ile dindar sosyalist kürtlerde anlamamıştı, lakin munis ve dindar, azınlıktaki, partisiz, pırtısız türkler tam anlamaya yaklaşmazınlıkta, şimdi dindar kürtlere ne oluyor, dibinden, kıyısından dokundurup, dişin çürük sinirine temas ediyor!!??.....

  • Abdulkadir Ceylan

    13.11.2025 00:32:48

    Abi mesele şudur. Kürtlerin zorla Türkleştirilmeye çalışılmasıdır. Üstad Mektubat'ta şöyle der: "Eğer milyonlarla efradı bulunan ve binler seneden beri milliyetini ve lisanını unutmayan ve Türklerin hakikî bir vatandaşı ve eskiden beri cihad arkadaşı olan Kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini onlara unutturduktan sonra, belki, bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz, bir nevi usul-ü vahşiyâne olur." Açıkça meselenin ne olduğu ifade edilmiştir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı