Öğle namazını cemaatle eda için camie gittik! Farza durduk, sağ-sol her iki yanımda duran muhteremlerden öyle sigara kokuları geldi ki, aman Allah’ım bayılacak gibi olduk!
Tesbihattan sonra münasip bir lisan ve lütufla ikaz edeyim, dedim; baktım yoklar; tesbihatı beklemeden çıkmışlar! Sonra düşündük ki, imam-hatib veya vaize anlatayım; ikaz etsinler… Sonra dedim ki, bunu onlar dahil mümin kardeşime bizzat yazılı olarak duyurayım. Sosyal medyada da paylaşanlar çıkarsa binlerce kişiye ulaşır. Gerçi bizim vazifemiz “sonuç almak” değil, “çağırmak ve tebliğidir!” Duyuran ve işittiren Semi’-i Mutlak olan Allah Tealadır. Kâbe’yi yeniden inşa edince Hz. İbrahim’e (as) emredilir: “Bütün insanları Kâbe’ye çağır!”, “Ya Rabbi, nasıl duyururum bütün insanlara?”, “Sen çağır, onlara duyurmak Bana düşer!” Tüm insanlığı çağırdı, bugüne dek insanlar fevc fevc Kâbe’ye koşuyor!
Müslüman, nazik ve nazenindir. Kul haklarına, yani, hak ve hürriyetlere riayet eder, saygı duyar. Peygamberimiz (asm), “Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kişidir. Asıl muhâcir de Allah’ın yasakladıklarını terkedendir.”1 şeklinde tarif etmiştir. Kötü kokular başkalarını fena halde rahatsız ettiğinden ümmetini ve insanları şöyle uyarmıştır:
“Kim şu bitkiden, sarımsak veya soğan yemişse, camimize yaklaşmasın!”2 Bazı rivayetlerde, “bize eziyet vermesin, bizi rahatsız etmesinler, insanların incindiği şeylerden melekler de incinir, rahatsız olur” ifadelerine de yer verilmiştir. Sadece sarımsak, soğan değil; pırasa, turp, benzeri bitki ve sebzeler ve dahi sigara ile ter kokuları da buna dahildir.
Gayet tabii ki, bu sınırlama yalnızca “cami” için değil, topluca yapılan her faaliyet alanı içindir. Namazgâhlara, ilim meclisleri, Medrese-i Nuriyeler, okul, dersaneler, konferans salonlarına, düğün gibi toplantı yerlerine de şamil. “Evinde otursun!” sözü dikkat çekici: Sokak, çarşı-pazarın dahi kapsama alındığını gösterir.
Toplu yerlere gitmek ve girmek zorunda olanlar pekalâ kolayca tedbir alabilir. Ey Müslüman! Biraz diğergâmlık, hürmet, biraz nezaket, biraz nezahet!
Dipnotlar:
1-Buhârî, Îmân 4, 5, Tirmizî, Kıyâmet 52, Îmân 12; Nesâî, Îmân 8, 9, 11.; 2-Buhârî, Ezân 160, Et’ime 49; Müslim, Mesâcid 68.