Canını Allah yolunda fedâ eden Müslümana şehid denir. Esma-i Hüsna’dan olan Eş-Şehîd, her şeyi gören, duyan ve her şeye şahit olan, mânâsındadır. Zaten Cennet nimetlerine erişmesine Allah ile meleklerin şahitlik etmesi ve kendisinin de görmesinden dolayı şehîd denilmiştir.
Peygamberlikten sonra en büyük mertebe şehidliktir. Günah ve hataları affedilir. I. Dünya Harbi sonucu için Bediüzzaman, “Mükâfat-ı hâzıramız ise: Fâsık, günahkâr bir milletten, humsu olan dört milyonu velâyet derecesine çıkardı; gazilik, şehadetlik verdi. Müşterek hatâdan neşet eden müşterek musibet, mâzi günahını sildi.”1 der. Beş hayat boyutundan 4. tabaka-i hayat şüheda hayatıdır, diyerek “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler”2 mealindeki âyeti tefsir eder: “Nass-ı Kur’ân’la, şühedanın, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet, şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarik-i hakta feda ettikleri için, Cenâb-ı Hak, kemâl-i kereminden, onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı âlem-i berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar. Yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemâl-i saadetle mütelezziz oluyorlar, ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar…”3
Aslında rüya, şehid ve kabirdeki ruhanilerin hayatının ispatıdır. Acaba şehidler acı çeker mi? Ölmedikleri ve kendilerini hayatta bildiklerine göre çekmezler! “En büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlâhiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir.”4 Canlarını Allah yolunda sarf edenlere de ölüm acısı tattırılmıyor, hayat bahşediliyor! Şehidliğin bu kadar güzel neticeleri var diye, ölümün kollarına atılmayız. Başta ittihad-ı İslam olmak üzere maddi-mânevi tedbirleri alıp; ilim, iman, ibadet, ahlakı altyapıyı güçlendirip zalimleri tel’in etmeliyiz! Peygamberimiz (asm), Allah yolunda canımızı feda etmediğimiz halde bizim de şehid olma ve sevabı kazanma fırsatımızın olduğunu haber verir: “Mahşerde ulema-i hakikatin sarf ettikleri mürekkep şehidlerin kanıyla muvazene edilir, o kıymette olur. Bid’aların ve dalâletlerin istilâsı zamanında Sünnet-i Seniyyeye ve hakikat-i Kur’âniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehid sevabını kazanabilir.”5 “Bu iki hadisin mecmuu gösterir ki, böyle zamanda hakaik-i imaniyeye ve esrar-ı Şeriat ve Sünnet-i Seniyyeye hizmet eden mübarek, hâlis kalemlerden akan siyah nur veya âb-ı hayat hükmünde olan mürekkeplerin bir dirhemi, şühedanın yüz dirhem kanı hükmünde yevm-i mahşerde size fayda verebilir. Öyleyse onu kazanmaya çalışınız.”6
Dipnotlar:
1-Sünûhat, Enst./inter., s. 63.; 2-Âl-i İmran, 169.; 3-Mektûbât, s. 12.; 4-Şuâlar, s. 182.; 5-Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 1:6, vd.; 6-Lem’alar, s. 171.