Havaların soğuyup, siyasetin ısındığı bu günlerde bir kardeşimiz, “Üstadımız ‘euzubillahiminneştani vessiyaseti/ şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım’ dediği halde siyasetle ilgilenmek bir çelişki değil mi?” diye sordu.
Çelişki, ilgilenmek ve bilgilenmekte değil, Bediüzzaman’ın bu sözünün hangi makamda söylediğinin te’lif edilememesinde. Önce siyasetin genel tarifini nakledelim: “Yönetme sanatı. Bir işi gözetme, devlet idare etme, devlet işlerini yürütme ve düzenleme sanatı ile ilgili görüş veya anlayış.
Bu çerçevede siyasi tarzlar da şöyle tasnif edilir:
1-Siyaset-i âlem, siyaset-i dünya: Dünya siyaseti. Dünya işlerini düzenleme.
2-Siyaset-i hükümet: Bir hükümet ve iktidarın siyaseti, idare edenlerin yönetim tarzı.
3-Siyaset-i İslâmiye: İslâma ait olan siyaset, İslami idare şekli, yönetim biçimi.
4-Siyaset-i diniye, siyaset-i Şer’iye: Dinin gerektirdiği siyaset, dini hakikatleri tebliğ metodu, hizmet stratejisi, dinle ilgili şer’i siyaset, dine hizmet düşüncesiyle yapılan siyasettir.
Bediüzzaman, Müslümanları ve bilhassa dindarları şartların gereği ilk üç siyasetten menetmiş, dördüncüne yönlendirmiştir. Menettiği siyaset; din adına sahaya çıkmak; parti kurmak ve kurulu partide yer alarak devleti yönetmeye talip olmak; “yüzde altmış, yetmiş tam mütedeyyin olmadan” şeriat kurallarını uygulamaya kalkmak siyasetidir. Elbette zamanımızın “müçtehidi ve müceddidi” olarak Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin stratejilerini de kendisi ortaya koyup tecdit etmelidir:
Risale-i Nur sadece iman dersi değil, içtimai ders de verir. (Hizmet Rehberi, s. 54.) Risale-i Nur ‘yüksek İslâm siyaseti’ ve ‘Kur’ân siyâsetini’ takip eder. (İşârâtü’l-İ’câz, s. 84.) Şu Münâzârât, hem de siyâset tabiblerine, teşhis-i illete (hastalıkları teşhise) dâir hizmet ile mükellef ve muvazzaftır (görevlidir). (Münazarat, s. 46.)
Önemle vurgulayalım: Bediüzzaman, siyasi ölçüleri kendi göre serdetmiyor, “Bu içtimaî, siyasî mesele mücmel olarak ihtar edildi.” (Emirdağ Lahikası, s. 387, 394.) “Kalbe ihtar edilen (hatırlatılan) içtimaî hayatımıza ait bir hakikat. Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır…” (Emirdağ Lâhikası, s. 386.) “Reis-i Cumhura (Celal Bayar’a ve Başvekile (Adnan Menderes’e), Size iki hakikati beyan ediyorum: Namaz tesbihatındaki kuvvetli bir ihtar ile bunu size yazmaya mecbur kaldım…” (Age, s. 437.)