"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarım tasfiye ediliyor

Cevher İLHAN
24 Mayıs 2025, Cumartesi
VAZİYET

14 Mayıs Dünya Çiftçiler gününde Saray’da toplanan bazı çiftçiler, Cumhurbaşkanı’na övgüler dizerken, milyonlarca üretici ve çiftçi dert yanmakta. “Saray çiftçileri” Cumhurbaşkanı’nı “Allah’ına kurban!”, “Dünyaya diz çöktürdün!” diye methederken, çiftçinin asıl sorunları gözardı edilmekte.

Çarpık olan, Türkiye’nin gıda enflasyonunda dünyada “birinci” olduğu ekonomik çöküşte pahalılıktan şikâyet edenler “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten derdest edilirken, “bugün çiftçinin anası ağlıyor” diye sıkıntılarını dile getiren çiftçilere dava açılıp hapis cezasının istenmesi. Tarım Kanunu’nun 21. Maddesine göre millî gelirin en az yüzde 1’inin her yıl tarıma destek gerekirken, AKP iktidarında çiftçiye desteğin bunun dörtte birini bile bulamayıp âdeta harçlıkla geçiştirilmesi.

Vaziyet şu ki tohum, gübre, ilâç, elektrik, akaryakıt ve ziraî âletlerin döviz üzerinden yüksek faizle ithali; sulama masraflarıyla işçi ücretlerinin yüzde yüz artması maliyetleri katlamış. Bu yüzden çiftçi icralık olmuş, borçlarını, işçi parasını ödeyemiyor. Traktör, arazi hatta hayvanlarına icra konuluyor.

BM Gıda ve Tarım Örgütü raporları ve TÜİK verileriyle son yirmi iki yılda Türkiye’de gıda fiyatları yüzde 600’den fazla artarken, çiftçi, yüksek enflasyon ve ağır borç yükü altında ezdiriliyor.

Ziraatı desteklemek için kurulan kamu bankaları “yandaşlaştırılan medya”ya yüz milyonlarca dolar kredi aktarırken çiftçiden esirgiyor. “5’li çete” denilen yüzlerce milyarlık dev ihaleleri alan dolar garantili “iktidara iliştirilmiş şirketler”e yüz milyarlarca kıyaklar sunulurken, 128 kez vergi muafiyeti istisnasıyla 2024’te ödemeleri gereken 701 milyar lira vergi alınmıyor.

Bütün dünyada “stratejik ürün” olarak kabul edilen tarım ürünlerine tam destek verilirken, “otoriter rejim”de zaten dipte kalan desteğin daha da düşürülmesiyle tarım topyekûn tasfiye ediliyor. Bu bakımdan uzmanlar, tarımda planlamayla üreticinin desteklenmesinin gereğini bildiriyorlar.

İktidardakiler, kendilerine övgüler yağdıran “Saray’daki çiftçileri” değil, tarımın yıkımından yakınan tarladaki çiftçileri dinlemeli.

TESBİT

Çiftçi ve besici bitiriliyor

Çiftçilerin problemleriyle yakından ilgilenen Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer’in tesbitiyle tarıma destek oldukça yetersiz. Tarım Kanunu’na göre 2025 yılı bütçesinde tarıma 615 milyar lira verilmesi gerekirken 135 milyar lirayla kalınıp bunun da hasat dönemi değil bir sonraki yıla bırakılmasıyla çiftçi perişan ediliyor. (Gözlem, 19.4.25)

Keza “gübre desteği” geçen yıl gübreye gelen zammı bile karşılamıyor. Zira 2020’de tonu 2 bin 140 lira olan DAP gübre 25 bin liraya çıkmış. Tarım kesiminin banka borcu 935 milyarı bulmuş.

Mesela çiftçiye 2025 yılı için mazot desteği 20 milyar lira olarak açıklanırken, yılda tükettiği 3-3.5 milyon ton mazot için devlete 60 milyar liranın üzerinde üç katı vergi ödemesiyle kat kat geri alınıyor. Girdi maliyetleri, düşük alım fiyatları, çiftçiyi zor durumda bırakıp ezdiriyor.

Esasen TÜİK’e göre hububat üretiminin 2024’te 3.5 milyon ton gerilemesi, et ve hayvan ithalatı, yemde ve diğer giderlerde dışa bağımlılık üreticinin belini büküyor. Bundandır ki son yirmi yılda bir milyona yakın çiftçinin çiftçiliği bırakması, 35 milyon dönüm -üç Trakya büyüklüğünde- araziyi ekmekten cayıp on milyonlarca dönüm tarlanın ekilememesiyle tarım arazileri günden güne azalıyor.

Bu arada Meclis’te, muhalefetin tarım ve hayvancılığa dair önergeler her defasında AKP-MHP’nin oylarıyla reddediliyor, tarımda tükenişin araştırılması, çarelerin bulunması istenmiyor.

Neticede, çiftçi ve besici bitiriliyor…

ÖZETLE

İthal politikalı rant çarkıyla

Dünyanın tahılda kendi kendine yeten ülkelerin başında gelen ve tarım ürünlerini ihraç eden “tarım ve hayvancılık ülkesi” Türkiye, tarım ürünlerini ithal eder duruma düşürüldü.

Sri Lanka, Hindistan, Gana, Uruguay, Arjantin, Venezuela, Şili, Meksika ve Brezilya gibi ülkelerden kurbanlık dahil on binlerce küçük-büyükbaş hayvan, angus-sığır ve et satın alınırken, tereyağından bala, buğdaydan arpaya, patatesten domatese, mısırdan pamuğa, soyadan sarımsağa, kuru fasulyeden nohuda, yulaftan samana yüz binlerce ton “stratejik tahıl ürünü” gıda ve yem ithal edildi.

Kısır “ithal politikaları”yla yerli çiftçi ve besici değil, yabancılar kollandı. AKP’li bir Gıda Tarım ve Hayvancılık eski Bakanı “Fransa tarımına katkıları, Fransız çiftçisine desteği”nden dolayı Fransa hükümetince Paris’te törenle “tarımda şövalye liyakat madalyası”na layık görüldü.

Özetle, uluslararası şirketlerle “yandaş-yerli” işbirlikçilerle kotarılan rant çarkıyla tarım ve hayvancılık yok ediliyor. Ve demokrasi ve hukuk yoksunluğu ekonomi gibi tarımı da çökertiyor.

KISACA

“Demokrasi ve adalet yoksa tarıma çözüm olur mu?”

“Özetle, Türkiye’nin birçok konuda olduğu gibi tarımda da önemli sorunları var. İklim krizi, kuraklık, su sorunu, girdilerde dışa bağımlılık, ithalata dayalı politikalar ve daha niceleri. Ancak, bunları çözmek bir yana çoğu zaman gündeme dahi gelmiyor. Ülke başka gündemlerle meşgul ediliyor. Hukukun, adaletin, demokrasinin olmadığı ortamda bu sorunları konuşmak ve çözmek mümkün olabilir mi?”

Ali Ekber Yıldırım, (Perakende Mühendisi, 25.3.25)

 

Okunma Sayısı: 340
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı