Bir kardeşimiz, “Risâle-i Nûr orijinli cemaatler neden uyumlu değil? Her 15 günde bir İhlâs Risalesini okudukları halde niçin birbirleri ile dargın ve fazla ilişkileri yok? Neden büyüdükçe parçalanıyorlar? Bunların aralarındaki fark ne? Hangi iyi hasletlerle diğer cemaatlerden ayrılıyorlar?” sualler sordu.
Cevapların özeti şöyle:
“Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık; bakalım sabredecek misiniz?"1 “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz!”2 Risâle-i Nûr orijinliler de imtihana tâbi. Unutmayalım: Problemsiz fert, âile, cemaat, müessese yok. Zirâ, insan, imtihan, hizmet ve faaliyet olan yerde sıkıntı ve problem çıkar. Önemli olan problemlerin neresinde yer aldığımızdır. Çıkaran, körükleyen, ilgilenmeyen mi, yoksa çözmeye çalışan tarafında mı?..
Bediüzzaman, İhlâs Risalesi’nde bizi biribirine düşüren sebeplere dikkat çeker: “Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır.”3 Ayrıca, Hücumat-ı Sitte’de "Kur’ân-ı Hakîmin tilmizlerini ve hâdimlerini ikaz etmek ve aldanmamak için yazılmıştır." diyerek “ehl-i dünyanın hafiye ve ehl-i dalâletin propagandacıları”nın altı desise, hile ve tuzaklarını da deşifre eder:
“Hubb-u câh (makam, mevki, şan, şöhret düşkünlüğü), her türlü “havf/korku” damar-ından yakalama, “tama” (mala karşı aç gözlük), asabiyet/korumacılık, kavmiyetçilik, enaniyet (benlik, egoizm) damarı ve dünyanın cazibedar (kadın, oyun, eğlence) şeyleri…”4 Kim bu tuzaklara düşüyor, kim korunuyor?
Öte yandan insî ve cinnî şeytanların, küresel güçlerin, siyaset sihirbazlarının “Altı hutuvatıyla (adımıyla) âlem-i İslâmı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları (nefis, vesvese) ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor.”5 Ve biri birine düşürüyor! “Hem zındıka, nifak hâsiyetiyle her tarafa döner. Senin dost-unu kendine dost edip, sana düşman eder...”6
Evet, Risâle-i Nûr’da ferd, âle, İslâm âlemi ve insanlığın tüm hastalıklarını teşhis ile tedâvi formülleri ve her suâle cevap verilmiş, her müşkül (problemi) halledilmiştir. Kim, ne kadar okuyor, anlıyor, istimâl ile uyguluyor? Test etmek de bizim işimiz, hattâ vazifemizdir!
Dipnotlar:
1-Furkan Suresi, 20.; 2-Bakara Suresi, 155.; 3-Lem’alar, Enst./inter., s. 164.; 4-Mektûbât, s. 401-414.; 5-Hutuvat-ı Sitte, s. 97.; 6-Kastamonu Lahikası, s. 155.