Bediüzzaman’ın Kur’an ve Sünnet-i Seniyyeden çıkardığı, Asr-ı Saadete dayandırdığı “hürriyet, meşrutiyet/demokrasi, cumhuriyet” mefhumları biribirinin aşama ve mütemmimleridir. Şöyle ki:
“Hürriyet, Rahman olan Allah’ın bir hediyesi” (Beyanat ve Tenvirler, s. 40) “İmanın hassasıdır/özelliğidir” (Münazarat, s. 59.) “Hürriyet, hayat makinesinin buharıdır. (Divân-ı Örf-i Harbî, s. 59.) “Mutlak (sınırsız) hürriyet, hayvanlıktır” (Hutbe-i Şâmiye, s. 103.) “Belki hürriyet budur ki: Kanun-u adalet ve tedipten (yola getirmesinden) başka, hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın (korunsun), herkes harekât-ı meşruasında şâhâne serbest olsun. ‘Allah’ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim.’ (Âl-i İmrân Sûresi, 3:64.) ayetinin nehyinin sırrına mazhar olsun. (Münazarat, s. 57.) Şimdi meşrutiyete ve kaynağına bakalım:
“Meşrutiyet, ‘Veşavirhum fil-emri/Ve işlerde onlarla istişare et. (Al-i İmran Suresi, 159) ‘Ve emruhum şûra beynehum/Onların aralarındaki işleri istişare iledir.’ (Şûra Suresi, 38) âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir.”, “Rûh-u meşrûtiyet, şeriattandır; hayatı da ondandır.”, “Meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir.” (Münâzârât, s. 23, 38, 23)
“Hürriyetin en geniş şekli cumhuriyettir.” (Tarihçe-i Hayat, s. 204.) “Cumhuriyet ki, adâlet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibârettir.” (Hutbe-i Şâmiye, 79)
Meşveret ise, ortak akıl, çok seslilik, cemaat, şahsi manevi, efkâr-ı amme, şeffaflık, sorgulama, kararları çoğunlukla almaktır. “Meşverette hüküm ekserindir… Mebus hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerektir.” (ESDE, Münâzarât, s. 224.)
Daha net ifadelerle meşrutiyet, demokrasi nedir? Meşrutiyet; padişah, kral, halifenin başkanlığında seçimle gelen meclisin, parlamentonun devleti yönetme sistemidir. Demokrasi ise, başkanı veya cumhurbaşkanını halkın seçtiği parlamenter sistem. Meşrutiyet-i meşrua ise; dine, Şeriata uygun; hukukun üstünlüğü adaleti, seçimi ve meşvereti (çoğulculuğu) esas alan yönetim şekli. Görüldüğü gibi demokrasi; meşrutiyetin tüm özelliklerini taşıyor! Meşrutiyet şeri, demokrasi meşrutidir. Öyle ise, demokrasi Şeriatla bağdaşır ve ona yaklaşıyor!
Meşrutiyet, yani, demokrasilerdeki yanlış anlayış ve uygulamalar ondan değil, şahısların zaaflarından kaynaklanır. Kıyaslanmaz, ama, anlamak için söylüyoruz, Ehl-i Sünnet’in dışındaki batıl mezheplerin İslamiyeti yanlış anlama ve uygulamaları Şeriatı bağlamaz! “İnsaf ediniz. Bir râfızî bir hadise yanlış mânâ verse veya yanlış amel etse, acaba hadisi inkâr etmek mi lâzımdır, yoksa o râfızîyi tahtie edip nâmûs-u hadisi muhafaza etmek mi lâzımdır?” (Münazarat, s. 57.)