Zira, vazifemiz, Kur’an tefisiri Risale-i Nur’un ortaya koyduğu içtimai, siyasi “ölçü ve stratejileri”ne uymak ve tebliğ etmekten ibaret; yoksa, onları hayata geçirmek değildir: “İnsanın elindeki cüz-ü ihtiyarî ile işledikleri ef’allerinde, Cenâb-ı Hakka ait netâici düşünmemek gerektir... Halbuki, üstad-ı mutlak, muktedâ-yı küll, rehber-i ekmel olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, ‘Peygambere düşen, ancak tebliğ etmekten ibarettir.’1 olan ferman-ı İlâhînin… sırrıyla anlamış ki, insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenâb-ı Hakkın vazifesidir; Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmazdı.”2 İşimiz iman hakikatlerini okumak, anlamak, yaşamak ve anlatmaktır, yoksa hayata geçirmek değil. “Şeriatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibadet, ahiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir.”3 Hakikatince, iman, ibade, yani İslam şartlarının yüzde kaçını tam olarak yerine getirebiliyoruz, endişemiz içtimai, siyasi görüşleri olsun!?

Niçin din adına ortaya çıkılmasına ve-sözüm ona-dindarların iktidarına karşı geliyoruz? Birincisi: “Dine imale etmek ve iltizama teşvik etmek ve vazife-i diniyelerini ihtar etmekle dine hizmet olur. Yoksa dinsizsiniz dese, onları tecavüze sevk etmektir. Din dahilde menfi tarzda istimal edilmez. Otuz sene halife olan bir zat, menfi siyaset namına istifade edildi zannıyla, Şeri-ata gelen tecavüzü gördünüz. Acaba şimdiki menfî siyasetçilerin fetvalarından istifade edecek kimdir, bilir misin? Bence İslamın en şedit hasmıdır ki, hançerini İslamın ciğerine saplamıştır.”4

İkincisi: “İttihad-ı İslâm Partisi, yüzde altmış, yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete âlet etmemeye, belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete âlet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır.”5 “Yüzde altmış-yetmiş tam mütedeyyin”; toplum katmanları, yani, halkın yüzde 60-70’inin (takvalı), yani, tahkiki iman, dürüst, namaz, oruç, zekatında olmalı, faizden kaçınmalı, vs., vs.

İşte bugün din adına iktidara geçen müstebit, tek adamcı yönetim biçimi, rüşvet, yolsuzluk ve sair olumsuz icraatlarını İslama yükleyerek, “Din bu ise, dindarlık bu ise!..” dedirtip ekseriyeti dinin aleyhine çevirdi! İtirazımızın sebebi bu; yoksa herkes bilir ki, maddi veya nefsi hiçbir çıkarı gözetmedik ve olmamıştır!

Dipnotlar: 

1-Nur Suresi, 54.; 

2-Lem’alar, Enst./inter., s. 135.; 

3-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 28.; 

4-Beyanat ve Tenvirler, Enst./inter., s. 119.; 

5-Emirdağ Lâhikası, Enst./inter., s. 386.