"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şengör’ün kitaplarını da tesadüfler mi yazmış?!

Ali FERŞADOĞLU
29 Eylül 2023, Cuma
Yer bilimci ve yazar Prof. Dr. Ali Mehmet Celâl Şengör, (d. 24 Mart 1955), yer bilimleriyle ilgili 17 kitap, 395 bilimsel makale; tarih ve felsefe ile ilgili popüler 13 kitap yayımlamıştır. Kimmer Kıtası adını verdiği bir şerit kıta da keşfetmiştir.

İslâm imânı delil ve ispata dayanır
Prof. Şengör de tasdik edecektir!

Ben de imza attığı kitap ve makaleleri kendisinin yazmadığını iddia ediyorum! “Bu ne demek, intihal mi etmiş; ya kim yazmış?” derseniz; kendi mantık ve bakışıyla derim: Kitaplarını tabiat, bilimsel makaleleri kendi kendine; tebliğ ve deneme yazılarını da tesadüfler yazmış! “Bilim adamıyım!” diye de imzasını atmış! 

İnanmazsanız ona sorunuz: Katıldığı programlarda, “Kâinat tesadüfen meydana geldi; ateist ve Kemalistim” diyor.1  

Halbuki, akıl, ilim, irade sahibi millet, devlet, bilim insanları ve hukukçular, “Rüşvetçi tüm yöneticiler hapsedilecek!” şeklinde kanun çıkarsa, kanun suçluları hapse atabilir mi? Onu icra edecek “ilim, irade ve güç” kaynağı lazım değil mi? 

Şimdi şöyle bir akıl ve mantık daha yürütelim birlikte: Tabiat kanunları nizam ve düzen eseridir. Ki, nizam ve düzen olmazsa kanun ve ilim olmaz; tesadüf her şeyi karıştırır! Binler, on binler, jeoloji, anatomi, tıp, zooloji, fizik, kimya kitap ve makaleler “şu kitab-ı kebiri kâinat”tan yazılmıştır! “Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?”2 Bu “kelime” tesadüfen yazılabilir mi? Şu uçsuz-bucaksız tabiat denen kainatın herbir atom, molekül, hücre, hayvan, insan, dünya, güneş sistemi tesadüfen olabilir mi?  

“Yontulmuş bir taş veya çömlek parçası”nın tesadüfen olduğuna hiç kimse inanmaz; mutlak bir medeniyete dayandırılır. Prof. Şengör, sayısız kitapların ondan çıkarılıp yazıldığı “kâinat kitabı ve tabiat kanunlarının” kendi kendine veya tesadüfen yazıldığına inanıyor da kırk kitabını mı yazdıklarına inanmayacak?! Lütfen söyler misiniz sizin kitaplarınızın bir kelimesi, hatta bir harfi tesadüfen yazıldı mı ki, hakkında en az 15 bin kitap yazılan “atom” ve sayısız molekül ve bağlantıları olan “şu kitab-ı kebir-i kâinat” tesadüfen yazılsın?  

Dipnotlar: 

1-/https://tr.wikipedia.org/wiki; 

2-Sözler, Enst./intr., s. 53. 

Okunma Sayısı: 3218
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ugur Akar

    29.9.2023 21:50:31

    Bilgisayar tesadüfen açılmış, Klavyedeki tuşlar tesadüfen oynamış. O kitabı yazmış.

  • Necati

    29.9.2023 20:29:42

    Allah razı olsun. Tebrikler, teşekkürler.

  • Sertaç LÜSER

    29.9.2023 14:47:25

    ALLAH razı olsun abi,böyle tokadi nitelikteki yazılar daha etkili ve adrese teslim oluyor.Zira ehli zındıka ve ehli dünya bunu alışkanlık halinde yapıyor.

  • S.topuz

    29.9.2023 11:02:15

    ..." Mesela: Nasılki mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda hârika ve hassas mizanlarla alınmış hayatdar macunlar ve tiryaklar (İlaçlar) var. Şübhesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakîm bir eczacıyı gösterir. Öyle de, küre-i arz (Dünya) eczahanesinde bulunan dörtyüz bin çeşit nebatat (Bitkiler) ve hayvanat kavanozlarındaki zîhayat (Canlı) macunlar (İlaçlar, gıdalar) ve tiryaklar cihetiyle, bu çarşıdaki eczahaneden ne derece ziyade mükemmel ve büyük olması nisbetinde (Oranında), okuduğunuz fenn-i tıp (Tıp ve Sağlık ilmi) küre-i arz eczahane-i kübrasının eczacısı olan Hakîm-i Zülcelal'i (Celâl sahibi, her şeyi hikmetle ve çeşitli gayeler ve faydalarla yaratan Allah'ı c.c) hattâ kör gözlere de gösterir, tanıttırır."... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Asa-yı Musa - 23

  • S.topuz

    29.9.2023 11:01:38

    "Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Hâlıkımızı (Yaratıcımızı) tanıttır, muallimlerimiz (Eğitimcilerimiz) Allah'tan bahsetmiyorlar" dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla (Hal diliyle) mütemadiyen Allah'tan bahsedip Hâlıkı (Her şeyin Yaratıcısı olan Allah 'ı cc) tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz. Mesela: Nasılki mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda hârika ve hassas mizanlarla alınmış hayatdar macunlar"... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Asa-yı Musa - 23

  • Cenk Çalık

    29.9.2023 10:17:23

    Allah razı olsun. Bugünkü yazınızı Celal Şengöre e-mail olarak gönderdim. Bakalım cevap gelecek mi? Gayret bizden muvaffakiyet Allah'tandır.

  • Ramazan Çalışan

    29.9.2023 08:41:16

    Nasıl ki, bir kâğıtta bir kelime yazılmış yanında bir kalem var. Yazanı da görmüyoruz. Ya diyeceğiz bu harfi mürekkep yazdı. Materyalistlerin eşyanın vücuda gelmesini zerrelere vermesi gibi. Veya bu bu kelimeyi kâğıt yazdı diyeceğiz. Tabiatperestlerin eşyanın yaratılışının tabiata vermeleri gibi. Ya da bu harfi kalem yazdı. Esbapperestlerin sebebe vermesi gibi. Bunu da akıl kabul etmez. Çünki bu kelimeyi yazmak için ilim gerekli. Bu ilim ne zerrede, ne kâğıtta nede kalemde bulunmaz. Eğer katibi tanırsak, mürekkep katibin mürekkebi, kâğıt katibin kâğıdı, ilim katibin ilmi. Bu katip bu ilmini bu kalemi kullanarak bu kâğıda yazdı dersek, gayet kolay olur.Aynen öyle de, bu kâinat kitabının katibi inkâr edildiğinde, bütün eşyanın yaratılışını ya zerrelere, ya tabiata, ya da sebeplere verilmiş olur ki, asıl istib’ad yani, akıldan uzaklık o zaman olur. Evet, Bütün ateistleri akıllı olmaya davet ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı