“Binaları yıkıp, insanları öldüren depremi de yaratan Allah’tır. Bunlar kaderin planı içinde! Öyle ise bizim ne suçumuz var?” diyor şaşkın, cahil yöneticiler!
Zahiren öyle gibi, ama, hakikate bakılırsa tedbirsiz yönetici ve vazifesini ihmal edenler suçludur! Mesela, suyu, ateşi, elektriği de yaratan Allah’tır. Ama, sele veren, yakan, çarpan tedbir almayanlardır! Keza, hastalıkları ve ilaçlara şifa özelliği veren Şafi-i Hakikidir. Doktor yanlış teşhis, ameliyat yapıp ilaç verse mesul olur. Tabancanın içindeki kurşun, fişek, barut, kapsül, tetik madenlerini de yaratan Allah’tır. Ama, katil, tetiği çekendir! “Kur’ân’ın dediği gibi, insan, seyyiâtından tamamen mesûldür. Çünkü, seyyiâtı isteyen odur. Seyyiât, tahribât nevinden olduğu için, insan bir seyyie ile çok tahribât yapabilir. Müthiş bir cezaya kesb-i istihkak eder (hak eder): Bir kibrit ile bir evi yakmak gibi… Seyyiâtı (kötülüğü) isteyen, nefs-i insaniyedir-ya istidad (kabiliyeti) ile, ya ihtiyâr (seçimi, hür iradesi) ile… İşte, şu sırdandır ki, kisb-i şer, şerdir; halk-ı şer, şer değildir (kötülüğü kazanmak şerdir, yoksa ateşi, yağmuru, elektriği yaratmak kötü değildir). Nasıl ki pek çok mesâlihi tazammun eden (fayda, güzellik ve hayırları ihtiva eden) bir yağmurdan zarar gören tembel bir adam, diyemez ‘Yağmur rahmet değil.’ Evet, halk ve icad da bir şerr-i cüzî ile beraber hayr-ı kesir vardır… İcad-ı İlâhîde şer ve çirkinlik yoktur; belki, abdin kisbine ve istidadına (kulun tembelliğine, kabiliyetini kötüye kullanmasına) âittir.” (Sözler, s. 428.)
“Muhakkak ki, nefis kötülüğü çokça emreder.” (Yusuf Suresi, 53) mealindeki ayete göre nefsimiz kötülüğe sevk edecek bir yapıda yaratılmış. Fakat nefsin istekleri yanında “hür irade” de vermiş. Nefsi, terbiye edilebilecek mahiyette yaratmış. Nefisle mücadele etmeye davet etmiş. Akıl, kalb, sır, vicdan gibi hayra sevk eden yüzlerce manevî, ulvi cihaz, haslet ve duyguyla donatmış. Terbiye yollarını öğreten peygamber, kitap, müçtehid ve müceddidler de göndermiştir. Zaman zaman da musibetlerle ikaz ediyor!
Sünnetullah, adetullah denen tabiat kanunlarına, sebeplere uymak farzdır. Tedbir almamak “Cenab-ı Hakk’ın hikmet ve meşietiyle kâinatta vaz edilen nizama karşı bir temerrüd çıkar.” (İşaratü’l-İ’caz, s. 28.) Dolayısıyla tedbir ile kontrol etmeyen zalim ve katildir! Zalimleri destekleyen, alkışlayan, taraftar olan da mesuldur!
Tedbir almayan zalimi uyarmayana da meyledene de alkışlayana da “Ateş dokunacaktır!”