Vesvesenin hiçbir zararı yoktur. Zararı, zarar verdiğini düşünerek evhama kapılmak, ümitsizliğe düşmek, huzurdan kaçmak, ibadetten vaz geçmektir.
Vesvese, yani, kötü hayaller, düşünceler, şeytanın kalbimizin aynasına attığı görüntülerdir. Kalbimizin malı değil ki, zararı olsun! Dolayısıyla vesveseler fiilen uygulamaya geçmedikten ve kalbe mal edilmedikten sonra hiçbir zarar vermezler.
Zira, “Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tahayyül-ü şetm dahi, şetm değildir. Zira mantıkça, tahayyül hüküm değildir. Şetm ise hükümdür.” 1 Yani, kötü bir işi hayal etmek cezayı gerektirmez. Meselâ, hayalen birisini darbetmek, hayalen yaralamak, hayalen hakaret etmek, keza birisinin malını çalmak, “Gel bakalım, sen hayalen şiddet uygulamışsın, hırsızlık yapmışsın” diye ceza verilemez.
Bu vesvese, bu hayal hatıraları kötü, çirkin ise hiçbir zarar vermez. Duvarda bir ayna farz edelim. Aynada görünen pis bir şey pis değil, bulaşmaz. Aynadaki ateşin görüntüsü yakmaz. Aynadaki yılanın sureti ısırmaz, sokmaz.
Aynen “Öyle de, kalbin ve hayalin aynalarında rızasız, ihtiyarsız (istemdışı,) gelen pis ve çirkin ve küfrî hatıralar zarar vermezler.
Diğer taraftan iyi, güzel düşünceler, hayaller ile, kötü, çirkinlerinin komşuluğu, bir arada bulunması zarar vermez. Meselâ bir apartmanda, en alt katta bir ateist otursa, ikinci katta bir laik otursa, daha üstte bir gayr-i müslim otursa, en üst katta da dindar, takvalı bir Müslüman otursa, varsın otursunlar, bunlarla komşuluk hiçbir zarar vermez. Ancak, bilgisizce onlarla gereksiz tartışmalara girilirse ve onların fikirlerinin etkisi altında kalınırsa o zaman zarar verir.
Önemli olmayan, zarar vermeyen bu hastalığına önem verme. Çünkü, vehmi (olmadığı halde öyle zannettirmektir, karanlıkta ipi yılan, kütleyi yırtıcı bir hayvan vehmetmek, yok böyle bir şey ama, insanı korkutur.) Vesvese de öyledir. Şeytanın vehmimizi tahrik için kalbimizin aynasına attığı çirkin hayaller, görüntülerdir. Asabi, yani sinirlerin de getirdiği bir olgu, basit bir hastalıktır.
Dipnot: 1- 21. Söz.