"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğitim günlükleri

Ali HAKKOYMAZ
25 Aralık 2021, Cumartesi
Hayatı çok sıkıştırdık. Kimya dersinde, der dururdu hocamız: “Sıvılar sıkıştırılamaz!”

Hayat, sıvıdan daha sıvı, daha şeffaf, daha akışkan olduğuna göre... neden üstüne üstüne gidiyoruz ki...

***

Eğitim kısa zamanda düzelir mi; düzelir. 

Talebe, ilk yıl okuyacak, düşünecek, yazacak; ikinci yıl çiçeğe, üçüncü yıl meyveye durur. 

[Bu dediklerimi denedim; neticeyi gördüm de söylüyorum. Ülkem kısa zamanda Güney Kore olur mu; olur.] 

***

“Bâri öğretmen olayım!” 

Ne yazık ki vaziyet bu... Git, başka bi’ şey ol da...  bâri öğretmen/hoca olma! Bu iş kelime işi, sevgi işi, sabır işi, çile işi, parasızlık işi... Saç döktürür, diş döktürür. Bu iş, memurluk değil; çok başka bir sanat... Çocuk, sende her gün yeni bir yenilik görecek. Seni heyecanla bekleyecek. 

Maalesef hem mektebi hem camiyi “öğretmensiz/ hocasız” bıraktık. Olanlar oldu. 

Adı sanı belli olmayan ülkelerle aynı eğitim sırasındayız. Dermansız hastalık yok, ama niye eğitimi süründürmekte ısrarlıyız; bilmem(!)

***

“Öğretmenler Günü” diye günler gelir gider. Bir yıl yeter öğretmene bu!

Zaten sevgi mesleği bu!

Öğretmenler de melek!

Parayla pulla pek işleri olmaz!

Uzaktan seyrederler vitrinleri.

Toplu taşınsınlar ordan oraya!

Tekli ve toplu konuşmasınlar.

Mukaddes meslektir öğretmenlik; ağır başlı ol; konuşma!

Sen yorulmazsın, meleksin; aman ha; konuşup da seni sevenleri üzme, şaşırtma!

***

Arkadaşlar, dostlar, kardeşler, büyükler, küçükler...

Ortaya bir şeyler koyalım.

Bu her gün bıktırıcı konuşmalardan, konuşanlardan vazgeçelim. 

Meselâ meslek liseleri işe yarasın. Düz liseler ne işe yarar; bilmem! Bir fabrikada bir yılda neler öğrenilmez ki... Okullarda vakit kaybı çok; üretim yok. Konya Ovası boş. Fındığımızı biz değerlendirelim. Dünyaya çikolata satmak zor mu! Adamlar bizden aldığı fındığı allayıp pullayıp çikolataya katıp bize geri gönderiyor. 

Şu kısır döngülerden çıkalım. Kimin ne konuşup konuşamayacağını bilmiyor muyuz! Kim, yeni ne söyleyecek ki... Neticesiz ne varsa elimizden, dilimizden, gönlümüzden, yakamızdan düşsün.

***

Kaldırın şu 12 yıl insanın ömründen çalan eğitim oyununu. Çucuk, dilinin inceliklerinin farkına varsın, kitabı sevsin; yoluna aksın. İşçi mi olacak, dişçi mi olacak; erkenden branşına karar ver(il)sin. Eğitimin bronşları tıkalı... 

Bak; okumayanlar daha kolay iş buluyormuş. Eğitimin tepesindekiler söylüyor. Vakıa da öyle... 

Yaşamak inada gelmez; kopar bir yerden. Denge, itidal, sükûnet, estetik, adalet, hürriyet, selâmet, iffet, metanet, letafet kapılarını kapamayalım. Yaşamak sanatını çapa çul haline getirmeyelim. Hayat zor değil; zorlamayalım! Yüzü gülenler gün gece azalıyor. Okullar çoğaldıkça kitap satışları aynı oranda artmıyor.

***

Okullarda “Türkçe” öğretilmediğinin kimse farkında değil!

Millet dilsiz, kelimesiz, “kendisiz” kalsın diye -nasıl bir eğitimse- kompozisyon dersleri kaldırılmış!

***

Eğitimde yerimiz hayli gerilerde; sonlara doğru olduğumuzu araştırmalar, anketler söylüyor. Dilde, anlamada, matematikte, fende adımız sanımız okunmuyor. Ne kaldı geriye! 

***

EĞİTİM EĞİTİLMEDEN ASLA:

Okulların “göz boyamak” için olduğunu söyleyen biri çıksa... itiraz edeceksiniz (belki!) O zaman şöyle diyelim: “Bunca zeki çocuk sadece Japonya’da olmadığına göre; onlar niye orda; biz niye burdayız?! [Soruyu sâkin sordum ki sâkin düşünelim, diye!]

***

Bu hapishane okullarda/n adam yetişir mi? Bak; işte yetişmiyor! Sonuç? Son uç ne? Bir vurdumduymazlık var da... benim işim, işimi yapmak! Yani harita/halita bu! Neden, neden, neden; genç beyinler ilk fırsatta Amerika ve saire diyor.

***

Kâğıt üstünde eğitim kararları alınıyor da... dünyada geri ülkeler içindeyiz. [Ben demiyorum; araştırma neticeleri...] Meslek liseleri var da ünlü bir aşçımız, mimarımız, fotoğrafçımız mı var? Fâtiha’yı yorumlayacak kaç ilahiyatçı var! Düz liselerin de yolu eğri... Olan biten ortada... Gelir gider seviyemiz, kitap satışları, öğretmenlerin hâl-i pürmelâli... 

Kimlerle alınıyor bu kararlar! Kalabalık sınıflarda eğitim mi olur! Sekiz senede kendini iki yüz elli kelimeyle anlatamayan öğrenci mi olur! Karar üstüne kararlar alın; yazılımı kapan Güney Kore oluyor; sen nere oluyorsun?!...

***

Bu, ders kitapları niye “ders” vermiyor?

***

Genç, “hazine” demek ya... Gençlerle konuşmak; gençlik iksirlerindendir, diye/biliyorum. Onların ümitleri yani hazineleri gözlerinde hep parlar. Yeter ki o filizleri, bahar tebessümleri soldurmayalım, kırmayalım. Sonra olan bize olur. Dünya fakirleşir. Bu  dinamik hazinelere sırtımızı döndüğümüzden olmasın yüzümüzün bir gülüp bin ağladığı! 

***

“Kitaplarla yatıp kalkan öğretmen”le... “yatıp kalan öğretmen” aynı parayı alıyor.

Okunma Sayısı: 1851
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • H.ibrahim Karahan

    26.12.2021 01:34:19

    Allah razı olsun

  • Cenk Çalık

    25.12.2021 02:19:20

    Enfes bir yazı. Hem eğitim sistemimiz hem de öğretmenlerimiz veciz bir şekilde özetlenmiş. Bu hakikatleri ince bir dille hicivle yapmanız da yazıya ayrı bir tat katmış. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı