Çiçeklerden daha çiçek kalbim var.
Eleğimsağma...
Yani ki bütün renkler...
Bütün sesler içinde...
...işte bu kalbimin...
Derin... çok derin... çook...
Bir dokunsanız... ağlayabilirim.
Bahar burda, yaz burda, kış burda...
Ne zaman geldi bu sonbahar!
Daha üstüm dolu meyvelerken...
Benim adım veda mı!
“Ney”den beter inler benim kalbim var.
Nefes nefes işte böyle harmanım...
Gecelerin sessizliğinde, bir ürperti içimdeki...
Ney kanatlarım olur.
Ben böyle ne kadar çığlık!
Rüyalarımın hangi hevesinde ki Bilen bilir;
Sessiz saadetler birikir.
“Dinle neyden kim...” ol hikâyat senindir.
Öz mekândan ayrılıp da geldin ya...
İnlediğin bu ayrılık der(d)indir!
Ben fakir, ben hakîr, ben âciz...
Ben haddimi bilirim.
Fakirlikten başka benim ne’yim var!
{ki ben işte böyle böyle zenginim.}
Bir nefeslik, bir nefesçik “ney”im var!
O da veda etti eder, gitti gider.
Allah Hu...
Neyde ağlar, neyde gül/er sesim bu!
Ne de ağlar ne de gül/er sesim bu!
Ya Mevlânâ!
Yıldızlar döner sen dönersin.
Ay döner, güneş döner...
Her dönüş/te ne mânâ?
Ya Mevlânâ!
Bir zaman ki düştüğümüz: İçi kan...
Nice öksüz, nice yetim... hıçkıran...
Bir haber…
Selâmından baharların...
Kuşların şarkısından...
Bir haber...
İsa bû/sesi olsun diye...
Ölü yüzüne asrın...
Bir ney üflemesi gibi...
Kelimelerin ahengi...
Neyden beter inler benim kalbim var.
Dostum diye sarıldığım kaç ağyar!
La taknetu...
La uhıbbül âfilîn...
Ya Bâkî entel Bâkî...
Hüvel Bâkî...
Mevlânâ...
Mânâ mânâ, kanat kanat açılan...
Ney der: Hu...
Hu... Hu... Hu...
Neyden beter inler benim kalbim var.
Nefes nefes işte böyle harmanım.
Hasbünallah...
Lailaheillallah...
Huvallah...
*
Ney der: Hu…
İnler: Hu...
Her Nefes: Hu…