“Hâlık-ı Rahman’ın ibadından istediği en mühim iş şükürdür” 1 Yine Risale-i Nur’da vardır ki; şükür nimeti ziyadeleştirir, şükürsüzlük ise nimeti kaçırır.
Dünyanın başına gelen bu virüs salgını dolayısıyla Avrupa’da hastalıktan kurtulan birinin sözleri çok dikkatimi çekti. Diyor ki; “Sağlıklı bir şekilde nefes almanın değerini daha iyi anladım.” O sağlıklı nefesi günde 23 bin defa alıp veriyoruz.
Bu durum hayatımızda ülfet peyda ettiğinden nimetin değerini ancak kaybettiğimiz zaman anlıyoruz. Nefes alıp vermek, Allah’ın ihsan ettiği nimetlerden sadece birisi. Kalbimiz günde kırk bin defa atarak, yaklaşık sekiz ton kanı vücudumuza pompalıyor. Böbreğimiz ise günde 1800 litre sıvıyı işleyerek vücudumuzun sağlıklı kalmasını temin ediyor. Ve hakeza saymakla bitmeyecek nimetler. Cenab-ı Allah âyet-i kerimede “Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yapsanız bile sayamazsınız” 2 diye buyuruyor.
Üstad Bediüzzaman, bir tek nefesin bedenimizdeki seyr-ü seyahatini şöyle anlatıyor:
“Sâni-i Hakîm, havada iki unsur halk etmiştir: Biri azot, biri müvellidülhumuza (oksijen). Müvellidülhumuza ise, nefes içinde kana temas ettiği vakit, kanı telvis eden (kirleten) karbon (karbondioksit) unsur-u kesifini kehribar gibi kendine çeker. İkisi imtizaç eder, buhar-i hamız-ı karbon denilen (semli havaî) bir maddeye inkılâp ettirir; hem hararet-i gariziyeyi temin eder, hem kanı tasviye eder (temizler). Çünkü sâni-i hakîm, fenn-i kimyada aşk-ı kimyevî tabir edilen bir münasebet-i şedideyi müvellidülhumuza ile karbona vermiş ki; o iki unsur birbirine yakın olduğu vakit, o kanun-u İlâhî ile o iki unsur imtizaç ederler. Fennen sabittir ki, imtizaçtan hararet hâsıl olur. Çünkü imtizaç bir nevi ihtiraktır (yanmadır). (...) İşte nefes dâhile girdiği vakit, vücudun hem ab-ı hayatını (kanı) temizliyor, hem nar-ı hayatı iş’al ediyor (vücut ısısını tutuşturuyor) çıktığı vakit, ağızda, mu’cizat-ı kudret-i İlâhiye olan kelime meyvelerini veriyor.” 3
Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahü ekber gibi.
Saymaktan bile âciz kaldığımız bu mükemmel sistemin, bir gün değil, bir yıl değil, bir ömür boyu hiç ara vermeden, biz yürürken, dinlenirken hatta uyurken bile emr-i İlâhî ile faaliyetlerini devam ettirmeleri sadece ait olduğu bedenin sağlığı içindir. Böyle nimetler ordusunu hangi şükrümüzle eda edebiliriz.
Cenab-ı Allah, musîbet ve ölüm gelmeden önce kulluk vazifemizi yerine getirenlerden eylesin. Âmin.
Dipnotlar:
1- Mektubat, 609. 2- Nahl, s. 18. 3- Sözler, 967.