Risale-i Nur’a baktığımızda derd-i maişet peşinde koşmak ve onu asıl maksad yapmanın iman hizmetine zarar verdiği görülmektedir.
‘Derd-i maişet’in ehl-i dünyanın elinde çok tesirli bir silâh olduğu da anlaşılmaktadır. Bunun içindir ki, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, talebelerini uyararak maişet peşinde koşmak yerine, Risale-i Nur Talebeliğine sarılmamızı tavsiye etmektedir.
Hatta hizmet yerine derd-i maişet peşinde koşanların şefkat tokatı yediklerini de şefkat tokatları bölümünde Üstad şöyle anlatmaktadır: “Bunlardan birincisi: Hakkı Efendidir. Kur’ân’ı yeni bir tarzda yazmak hususunda talebelere bir vazife açıldı. Hakkı Efendiye de hissesi verildi. Elhak, o hissesine sahip çıktı. Bir cüz’ü güzel yazdı. Fakat derd-i maişet zaruriyetiyle kendini mecbur bilip, gizli dâvâ vekâletine teşebbüs etti. Birden bir şefkat tokatı yedi. Kalemi tutan parmağı muvakkaten kırıldı.”
Risale-i Nur’da derd-i maişet meşgalesine karşı sebat ve metanetli olmanın gerekliliği anlatılır. Bir misali şöyledir: “Aziz sıddık kardeşlerim. Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maişet meşgalesi hengâmı ve şuhur-u selâsenin çok sevaplı ibadet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle, gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risale-i Nur’un hizmeti zararına bir atalet, bir fütur ve tevakkuf başlar. 1
Derd-i maişet zaruriyeti ve makamlarını kaybetme korkusundan dolayı bir kısım hocaların Risale-i Nur’dan kaçmaları da şöyle izah edilir: “Kur’ân tercümesini yapan ve Kur’ân yerinde tercümesinin okunmasına cevaz gösterenlere Risale-i Nur’un şiddetli tokatları ve derd-i maişet zarureti ve mevki-i içtimaîde haysiyetini düşünmeleri sebebiyle hocalar, hatta İstanbul’un eskide dost hocaları, kaçmaya ve az bir kısmı, tenkide çalışmaya, hatta, Âl-i Beyt ve İmam-ı Ali’ye adavetleri bulunan müfrit Vehhabilik hesabına Risale-i Nur’un Âl-i Beyt ve İmam-ı Ali’nin bir manevî hediyesi ve eseri olmasından, itiraz etmeye başlamışlar. 2
Derd-i maişet belâsıyla hocaların Risale-i Nur’dan çekilmeleri dikkat çekicidir: Birincisi: Resmen iki büyük merkezde, iki heyet-i ilmiye, beyanı münasip olmayan çok esbaba binaen, her vesileyle, hoca kısımlarının Risale-i Nur’dan çekilmeleri için çok vasıtaları istimal ediyorlar.
Memuriyet gibi derd-i maişet belâsıyla biçare hocaları dairelerine çekip, Nurlar’dan uzaklaştırıyorlar.” 3
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 41.
2- A.g.e., s. 143.
3- A.g.e., s. 186.