Siyasi iktidarın, en üst düzeyde AKP iktidarından, hatta partinin kuruluşundan onlarca yıl önce yapılan havaalanlarını, üniversiteleri “biz yaptık” saptırmalı algı operasyonu tam gaz devam ediyor.
Seçime doğru, özellikle “millet ittifakı”nın ortak adayının bütün kamuoyu araştırmalarında en az on puan açık ara ile önde ilerlemesine karşı yine çarpık politik dezenformasyonlara başvuruluyor.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı daha önce AKP’den otuz yıl önce 1975’de açılan Malatya Üniversitesi’ni, 1974’te yapılan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ile Afyon’daki Anadolu Üniversitesi’ni, 1975’de kurulan Malatya Üniversitesi’ni, 1982’deki Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ni, 1992’de eklerle yenilenen Afyon Kocatepe Üniversitesi ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ile aynı yıl kurulan yirmi üç üniversiteden biri olan ve 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in adıyla açılan Isparta’daki üniversiteyi “biz açtık” diye meydanlarda fütûrsuzca söylemişti.
Hatta iktidar partisi milletvekilleri ve parti yöneticileri ekranlarda halkın gözünün içine baka baka “on sekiz yıl önce araba mı vardı?”, “bir dönem bu ülkede bardak yoktu” demişlerdi…
Ancak en son Cumhurbaşkanı’nın Hatay’da “Depremde zarar gören Hatay Havalimanını bir hafta içerisinde yeniden işler hale getirdik” ifadeleri “pes” dedirtti. (gazeteler, 12.3.23)
Oysa depremin üzerinden günler geçtiği halde onarılmayan Hatay Havalimanı’nı başta Ankara Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce onarıldığını Havalimanı’nın pistinin onarılıp uçuşlara açıldığı bütün belgeleriyle, görüntüleriyle arşivlerde.
Nitekim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “Hatay Havalimanı’nın en kısa sürede yeniden uçuşlara açılması için çalışmalara başladık” açıklaması, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın “Siz kimsiniz?” çıkışana Kılıçdaroğlu’nun “Kapanan Hatay Havalimanı’nı onarıyoruz, gelsinler tutuklasınlar!” restli tepkisi ile medadaki haber ve yorumlar ortada. (gazeteler, 8.2.23)
Peki, bütün bunları bile bile milletin gözü önünde gerçekleri tersyüz etmenin nedeni nedir? Koltuğu kaybetme korkusu bu kadar mı paniğe sevketmiş?
Hayret doğrusu…
İKRAR
Yetersizliğin açık itirafı!
“Maalesef ilk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik” ifadesinin ardından Cumhurbaşkanı’nın en son “Yıkım öylesine büyüktü ki her bir arama kurtarma personelini bir inşaata (enkaza) göndersek, yine de yıkıma yetişmek mümkün değildi” deyip Hatay’da da “helâllik isteme”yi tekrarlaması, yıkımda yetersizliğin açık itirafı oldu. (gazeteler, 27.2.23; 15.3.23)
Bu itiraf, siyasi iktidarın, enkaz altında soğukta günlerce kalan on binlerce afetzedenin kurtarılamadığının ve AKP iktidarında liyakate bakmadan beş bin partilinin doldurulduğu AFAD’ın yetersizliğinin resmen kabulü olurken, enkazın ancak yüzde 20’sine ulaşıldığını teyid ediyor.
Bu durum, AFAD’ın arama ve kurtarma personeli yetmediğine göre, ortada çöken 140 binden 170 bine varan sayıda binanın enkazında “kurtarın!” çığlıklarını atan on binlerce insanın kurtarılması için niçin kurumlarından, sivil toplumdan, belediyelerden yardım istenmediği sorularını sorduruyor.
Gerçekten, “AFAD personeli yetmediği”ne göre, neden askerler ilk iki-üç gün boyunca devreye sokulmadı; niçin 120 bin askeri olduğu bildirilen Malatya’daki İkinci Ordu’nun birlikleri, istihkâm taburları, güvenlik ve arama kurtarma çalışmalarını için deprem bölgesine gönderilmedi?
Ya da daha âfetin ilk saatlerinde yanlarına aldıkları kurtarma âletleriyle enkazdan kurtarma çalışmalarına katılmak istediklerini ileten iki binden fazla madenciye hangi iz’anla ‘izin’ verilmedi?
Sahi neden hâlâ sırf siyasi sâiklerle siyasi propaganda hesâbına gerçekler çarpıtıldı, çarpıtılıyor?
SÖZÜN ÖZÜ
“Zâlim cerbeze…”
“Propaganda, zâlim cerbezenin (demagojinin) veled-i nâmeşruudur (gayr-ı meşru çocuğudur.)
Bediüzzaman, (Tulûat, 71)
KISACA
“Dinî kavramların içi boşaltıldı”
“Dinî kavramların içi boşaltıldı. ‘Faiz yasağı’ dendi en yüksek faizler katmerli katmerli verildi. Cumhurbaşkanı da “Faizle mücadele ediyorum” deyip dini kavramları tüketti. Aynı şey depremde de geçerli. Helalleşme doğru bir kavram ama bir devlet adamının helâlleşmesi sorumluluğu üstlenmekle olur.
Ahmet Davutoğlu, (Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan)