"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Yıkım ve rant projesi”nde ısrar!

Cevher İLHAN
02 Mayıs 2025, Cuma
Bilindiği gibi İstanbul halkından gelen tepki üzerine 31 Mart mahallî seçimlerinde yeniden Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atanan- iktidar partisi İBB Başkanı adayı defalarca kamuoyunun önünde “İstanbul halkının gündeminde olmayan bizim de kesinlikle gündemimizde yok” teminatını vermişti.

O denli ki “Ne yaparsanız yapın bu Kanal yapılacak!” restini çeken Cumhurbaşkanı uzun süre “çılgın proje” ile ilgili tek kelime etmezken, kamuoyunda ekonomik çöküşten dolayı artık Kanal’ın yapılmayacağı kanaati yaygınlaşmıştı. Ancak tam da 6.2 şiddetindeki son İstanbul depreminin sallayıp yüzlerce artçının sarstığı günde iş makinelerinin İstanbul’un su ihtiyacının önemli bir kısmının toplandığı Sazlıdere Barajı ile Terkos Gölü havzasında yapılaşma hafriyatı başlatması Kanal İstanbul’u yeniden gündeme getirdi.

Her ne kadar bunun 24 bin sosyal konut inşaatı olduğu söylense de özellikle Kanal alanındaki tahribatla eş zamanlı olarak başta Körfez ülkeleri televizyonlarında “Kanal’da lüks konut” reklamlarının yapılması, İBB’nin yaptığı bilimsel araştırmalara ve kongrelere dayanarak; “Kanal’ın İstanbul’u çökerteceği”ni uyaran İmamoğlu’nun “bunun için buradayım” diye yakındığı sırada en son Ulaştırma Bakanı’nın “bu Kanalı kesinlikle yapacağız!” çıkışı dikkatleri çekti.

GİZLENEN “MAKSAD”I ELE VERİYOR…

Zira Katar Emiri’nin annesi Kanal güzergâhında 44 dönüm arazi satın alması”yla Beyoğlu, Gaziosmanpaşa ve Bayrampaşa büyüklüğünde 30 milyon metrekare arsanın bazı Arap şirketleriyle yerli aracı holdinglerce paylaşıldığı ve Kanal güzergahında 600 dönüm arazinin “toplandığı” haberleri teyid edildi, ediliyor. Aslında deprem gününde başta Kanal bölgesindeki barajları ve su havzasını korumaya çalışan İSKİ Genel Müdürü olmak üzere AKP’li yöneticilerin ve İl Başkanı’nın katıldığı “depreme önlem” toplantılarına alınmayıp Büyükşehir Belediyesi yöneticisi ve bürokratlarının derdest edilmesi çarpıklığında olup bitenler zaman zaman “gizlenen” maksadı ele veriyor.

Bu bakımdan Kanal bölgesinde arsa fiyatlarının çılgınca yüzde üç bin-dört bin arttığı vetirede Bakan’ın “15-20 milyar” dediği Kanal’ın mâliyetinin 65 milyar doları bulacağı ve bu parayla 1.5 milyar sosyal konutun yapılarak İstanbul’un bütünüyle sağlam yapılara kavuşturulabileceği gerçeğine karşı on üç yıldır her fırsatta gündeme getirilmesi dikkat çekici.

Belli ki Türkiye’nin yolsuzlukta dünyada 180 ülke arasında 107. sıraya çıktığı ve “19 Mart hukuk darbesi”nde 50 milyar dolar rezervin hebâ edildiği vartada rant için ortaya atılan Kanal’a ekonomik finans bulunmadığından, söz verilen yabancılardan alınan veya alınacak paralar hesâbına Kanal’ın rantı için İstanbul’un su havzası “rant deposu” görülerek “betonlaştırma”ya açılıyor.  

Bu yüzden iktidardakilerin, ağır ekonomik krizde millete onlarca milyar dolar mal olacak, İstanbul’un havasını, suyunun, tarım arazilerinin, çevrenin yok olmasına, 20 milyonluk nüfusun en azından 25 milyona çıkararak İstanbul’un taşıyamayacağı yeni nüfus patlamalarına, altyapıyı taşıyamaz duruma düşürmesine, trafiği içinden çıkılamaz duruma getirmesine sebebiyet verecek Kanal’da diretmeleri birçok yönüyle tartışılıyor. 

“KANAL İSTANBUL” “KALAN İSTANBUL”U YOK EDECEK!

Görünen o ki baştan beri bütün bilim insanlarının patlayıcı kullanılarak yıllarca sürecek yaklaşık 1,5 milyar metreküp malzemenin kazılmasıyla vadi ve çevresindeki ekosistem ve floranın büyük ölçüde tahrip olacağı, 100 milyonlarca metrekare tarım arazisinin yok edileceği ve denizde oksijen tüketimini daha da hızlandıracağı analizleri gözardı ediliyor. 

Başta yerbilimi ve deprem uzmanlarının, bölgede beklenen 7 şiddetindeki depremde Kanalın Marmara ağzının 9-10 şiddetinde etkileneceği, Kanal’ın çürük zeminli Karadeniz girişinin kazılması halinde aktif fay sistemini tetikleyeceği tesbitlerine kulak asılmıyor.

Keza Kanal’ın geçeceği vadi ve çevresindeki ekosistem büyük ölçüde tahrip olacağı, hatta zeminde kayma, heyelan ve göçmelerle çevredeki yeraltı su rezervuarlarının tahribiyle yörede tuzlanmaya neden olacağı, içme suyunun yok olacağı, ekolojik bitki örtüsünün bozulacağı; milyarlarca metreküp hafriyatın döküleceği Marmara’nın ölü deniz haline getirilmesine sebebiyet vereceği uyarısı dinlenmiyor. Bu arada Orta Avrupa’nın tüm sanayi kirliliğinin döküldüğü dünyanın en kirli denizlerinden Karadeniz’den son müsilajla açığa çıkan ve can çekişmekte olan Marmara Denizi’ne akıtılacağı ihbarı “teğet” geçiliyor.

Kısacası, vicdan ve izan sahibi çevreci ve ekonomistlerin ikazlarına rağmen, 6,2 büyüklüğündeki depremi “şehrin bir feryadı” olarak nitelendiren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’un “acil çağrısı”yla “kalan İstanbul’u’ da yok edecek “Kanal İstanbul” perdesinde bilhassa Montrö Sözleşmesi’nin işlevsiz kılınmasının büyük bir stratejik hata olarak bir Amerikan-İngiliz projesi” olduğu ve Türkiye’nin işgalci küresel emperyalistlerin baskılarına, ağır ekonomik yaptırımlarına, tehdit ve şantajlara maruz bırakacağı ifade ediliyor.

“Büyük bir çevreyi tahrip ve rant yıkım projesi”nde ısrarın arka plânı aralanıyor.

Okunma Sayısı: 576
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı