"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hâlâ deprem çarpıtmaları…

Cevher İLHAN
30 Nisan 2025, Çarşamba
“Otoriter rejim”de “tâlimatlı yargı” üzerinden siyasî rakiplerini tasfiye operasyonlarıyla demokrasi ve hukuka kasteden Saray iktidarı, “âfette siyaset” felâketiyle kalmıyor; bir yığın dezenformasyon ve manipülasyonla yirmi üç yıllık siyasî iktidarın vahim deprem suçları karambola getiriliyor.

Bunların başında sadece 4 gökdelenin olduğu ancak AKP iktidarında 257 gökdelen dikildiği İstanbul’da çadırların, konteynerlerin, sahra hastanelerinin, jeneratörlerin kurulabileceği “âfet-deprem toplanma alanları”nın çirkin yapılaşmaya açılması geliyor.

Görünen o ki Cumhurbaşkanı, “İstanbul’da on binlercesi var” derken, yüksek binaların arasındaki boş alanlar, kavşaklar, küçük parklar, cami avluları, okul bahçeleri ve kamu binaları “deprem toplanma alanı” gösterilmiş.

Parkların, askerî alanların ranta açıldığı İstanbul’da 99 Marmara Depremi’nden sonrası oluşturulan 943 “deprem toplanma alanı”nın dörtte üçünde, kalan 110 “deprem toplanma alanı”nın yüzde 95’inde AVM, rezidans, kule, plaza yapılarak ortadan kaldırılmış, sığınılacak arazi bırakılmamış. Bu konuda muhalefetin Meclis’te verdiği bütün önergeler AKP-MHP oylarıyla reddedilmiş.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM”, “KENTSEL RANT” 

Bilindiği gibi öncelikle 1999 depremi sonrası ülkedeki fay hatlarının, deprem bölgelerinde zemin etüdü raporlarıyla riskli alanların belirlenmesi için kurulan Ulusal Deprem Konseyi kaldırıldı. Kandilli Rasathanesi’nin önemli yetkileri alınıp siyasî iktidarın direktifiyle ancak âfete müdahale eden AFAD’a verildi. Keza 2012’de çıkarılan bir diğer “rant yasası”yla meslek odalarının, belediyelerin inşaat denetim yetkisi kaldırılıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlandı.

Yine AKP iktidarında sekiz kez çıkarılan ve 6 Şubat (2023) depremi öncesinde dokuzuncusu hazırlanan “imar afları”yla milyonlarca ruhsatsız yapıya “ruhsat” verildi. Para karşılığında on milyon binadan en az yedi milyon çürük binaya “sağlam” belgesi verilerek cinâyete teşne hâle getirildi. 

“İmar barışı” maskesindeki soygunla peşinen 17.5 milyar lira karşılığında 31 Aralık 2017’den önce fay hatları üstünde izin verilen, denetimden kaçırılan, malzemeden çalınan, beton ve demir hırsızlığına resmen göz yumulan yapılar “yasallaştırıldı.”

Bu arada “imar affı”nın 94 defa çıkarıldığı İstanbul, 1 milyon 700 bin çürük binaya sahte “sağlam raporu”yla gecekondu kenti hâline getirildi. Resmî rakamlarla 53 bin, gerçekte en az 250 bin insanın can verdiği, yüz binlerin yaralandığı Kahramanmaraş merkezli on üç buçuk milyon vatandaşın yaşadığı on ili kapsayan 6 Şubat yıkıcı depremi bölgesinde 300 binden fazla “birikmiş kaçak yapı stoku”na “yapı kayıt belgesi” çıkarıldı.

Böylece Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda alây-ı vâlâyla “müjde” olarak partisinin propagandasını yaptığı çarpıklıkta “imar barışı” perdesinde “imar affı”yla “kentsel dönüşüm”, “kentsel rant”a dönüştürüldü…

RANT UĞRUNA

Sonuçta, AKP iktidarında çürük 23 milyon binanın, 40 milyon dairenin “onaylanması”yla vahim kaçak yapılaşma âdeta ödüllendirildi. “Yandaş müteahhitler”den rüşvetle malzemesi eksik binaları bile bile “sağlam” diye “imzalayanlar”ın cezalandırılması yerine, rant hırsıyla kurulan yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, kayırma çarkı yağmasıyla felâkete zemin hazırlandı. 

6 Şubat depremlerinde açığa çıkan hâliyle her birinde 80-100 insanın can verdiği binaları yapan müteahhitler salıverilip yurt dışına kaçmaları sağlanırken, yargıdaki 1300’e yakın dosyadan sadece 75’inin karara bağlanması, “tek kişilik hükûmet”te ilgililerin itirafıyla korkunç ranta prim verildi.

İstanbul’da hâl-i hazırda en az 4-4.5 milyon meskenden yarısının, ülke çapında 7 milyon konutun yenilenmesi gereği bir yana, Cumhurbaşkanı’nın 6 Şubat deprem bölgesinde bir yıl içinde yapılacağını söz verdiği 650 bin konuttan iki sene içinde ancak 201 bini -yüzde otuzu- yapılmış.

Bu yüzden temel hak ve hürriyetleri, basın ve ifade özgürlüğünü kayıtlamakla iktidarın depremdeki yetersizliğinin sorgulanması, yüz milyarlarca liralık rantın, dibe vuran liyakatsizliğin, öngörüsüzlüğün, plânsızlığın, sorumsuzluğun hesâbının sorulması engelleniyor. Millet irâdesinin temsilcisi Meclis’te muhalefetin “depremlerde ihmallerin araştırılması, âcilen gereken önlemlerin görüşülüp alınması” önergeleri her defasında “tepeden tâlimat”la AKP-MHP’lilerce reddediliyor.

En vahimi de “yandaşlar”a “deprem ihaleleri” kıyağı devam ederken depreme tedbirsizliğin hesâbını vermeyen talan ve soygunda depremzedeler değil, rantçılar korunup kollanıyor.

Ve âfete karşı tedbirde başarısız kalan siyasî iktidar, deprem çarpıtmalarıyla hâlâ kamuoyunu oyalıyor. 

Okunma Sayısı: 760
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yusuf

    30.4.2025 20:06:51

    Mehmet bey üstad aç canavar örneğini Müslümanlar için vermemiştir. Şu Risale-i Nurları çarpıtmadan anlamaya çalışmak lazım. Her sözü bağlamından koparıp alakasız bağlar kurmak Risale-i Nurlara ayıptır. Siyasi görüşlerinizi Risale-i Nurlara tasdik ettirme hastalığından, Risale-i Nurları siyasi görüşe göre konuşturma hastalığından çok çekiyoruz. Böyle ilmi bir eseri avami tarza indirgememek lazım.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    30.4.2025 18:39:37

    Tafsilatıyla izah ettiğiniz bu mesele demokratik idarenin sahip olduğu bir memlekette hükümetlerin çatır çatır yıkılmasına sebep olacak bir hakikat olmasına rağmen bizim gibi idarece riyaset-i şahsiye ile malül bir devlette maalesef meclisin ve milletin kılını bile kıpırdatmıyor. Reis'in cerbezeleri,Heyet-i vekilenin naehilliği,mebûsanın hubb-u câhı ve en nihayet yüzde sekseni ehl-i tahkik olmayan vatandaşın avam ve cahilliği memleketin hal-i hâzırdaki acaipliğini netice veriyor." Bir millet cehaletle hukukukunu bilmezse ehl-i hamiyeti bile müstebit eder."diyen Bediüzzaman Hazretleri tâ yüz sene önce bizi ikaz etmiş;lâkin kulaklar sağır ve gözler âmâ olduğu için bunları göremiyoruz. " Aç canavara karşı tahabbüb ve acz göstermek canavarın iştihasını açar,seni parçalar sonra diş ve tırnağının kirasını da ister. " Canavara aşık olmuş bazı nâdanlar bizi celladına aşık olmakla itham ediyorlar !?!

  • erhan

    30.4.2025 17:43:24

    elle tutulur tarafları kalmamış, namuslu bir iktidar gelirse bunlar koltuktan kalktıklarında akla kara her şey net ortaya çıkar. artık bunlardan midemiz bulanıyor. ne hale getirdiler bizleri memleketi..

  • Mustafa

    30.4.2025 16:52:41

    Allah razı olsun abi saygılar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı