Muhalefetin Muğla-Akbelen ormanındaki orman katliamı için olağanüstü topladığı Meclis’te olup bitenler ve “iktidar cephesi”nin yine “parmak hesabı”yla tatile devam ısrarı “tek kişilik hükûmet”te ülkenin içine düşürüldüğü durumu tekrar ifşa etti.
Orman katliamına karşı demokratik tepki ve direniş hakkını kullanan, haklarını ve hukuklarını savunan yöre halkının iktidardakilerce yeniden “vatan haini”, “terörist”, “ülkeyi karıştıran kriminal tipler” ve “marjinaller” karalamalarıyla tahkir edilmesi, “şeytanı melek, meleği şeytan yapan siyaset”in çirkin çehresini sırıttı…
“YANDAŞ ŞİRKETLER”E RANT UĞRUNA…
Belli ki “yandaş müteahhitler”e çeyrek asra uzanan on milyarlarca dolarlık ihalelerin peşkeş çekilmesine benzer, iktidara yakın şirketlerin daha çok kâr hırsıyla yanıbaşlarındaki ormana göz dikmesine resmen “kıyak” çekiliyor.
Böylece Ankara, AB nezdinde kabul ettiği “Avrupa Yeşil Mutabakatı”nı da çiğniyor, “İklim Değişikliği Eylem Plânı”nı takmıyor.
“İklim anlaşması”yla “kömür tüketen santralleri kapatma” sözlerini tutmak; temiz, güvenilir, çevreci, sürdürülebilir yeni enerji kaynaklarına yönelmek bir yana, “iktidara iliştirilmiş şirketler”in çıkarları hesabına fosil yakıtlarına dadanma çarpıklığı sergileniyor.
Sonuçta başta bölgedeki insanlara, çevreye, ekolojik yapıya, toprak ve bitki örtüsüne zarar veren, yeraltı sularının çekilmesine, iklimin bozulmasına, küresel ısınmaya, hava kirliliğine, atmosferin zehirlenmesine, ormansızlaşma, çölleşme ve çoraklaşmaya sebep olan işgüzarlıklar tam gaz dayatılıyor.
“ORMAN MORMAN NE VAR NE YOK KESİYOR ATIYOR!”
Vahim olan, İstanbul için defalarca “Biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz. Bunun sosyal bedeli ağır olacaktır. Ben de bundan sorumluyum!” diyen Cumhurbaşkanı’nın daha 2019’da “Orman alanlarını betona çevirme gayretinde olanlar var. Şu para, kapitalizm, nelere muktedir. Orman morman ne var ne yok kesiyor atıyor oraya dikey mimari yapayım, oradan da malı götüreyim, yapılan iş bu. Tabiat, çevre şöyle olmuş,, böyle olmuş umurunda değil…” ikrarıyla siyasi iktidarın koruması ve desteğinde orman katliamına, çevre tahribine, havayı zehirlemeye devam edilmesi.
Tek kişilik otoriter rejimde uyduruk mevzuatın, tek imzalı KHK’lerin yetmediği yerde, yasama yetkisi gasb edilen, bütçe çıkarma ve denetim işlevi ıskartaya çıkarılan Meclis’in âlet edilmesi.
Eski başbakanlardan Davutoğlu’nun tesbitiyle, sistemi felç eden “tek kişilik hükûmet”in “demokrasiye tuzak” olan tam bir “monokrasi” olduğunun son orman katliamıyla bir defa daha tescillenmesi.
Ve “tek kişilik yönetim”in, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’i demokrasi ve hukuk dışı emrivakilerinde fütûrsuzca suiistimalini sürdürmesi.