Seçim öncesi “iktidar cephesi”nin toplumu kutuplaştıran provokatif propagandaların başında mâlum çarpıtma ve sahtekârlıkların maksadı, halkın gerçek gündemini saptırıp hile ile oy devşirmek.
Maksat, öncelikle yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, çökme, suiistimal ve savurganlıkla yıkıma uğrayan, milyarlarca dolarlık ihalelerin yandaşlara peşkeş çekilmesinin; Amerika’daki baronlardan, Londra’daki tefecilerden yüksek faizlerle borç almakla önü alınmayan ekonomik çöküşün, Erdoğan’ın kazanması halinde enflasyonun, dövizin, faizin, fahiş zamların kat kat katlanmasıyla daha da dibe vuracağı vakıasının gündeme gelmesini önlemek.
Veya bütün uyarılara rağmen iki buçuk milyar dolar ödenerek satın alınan S-400 füzelerinin yıllardır hangarlarda bekletildiğini; yine on iki milyar dolar harcanan F-35 uçaklarının ABD’ce teslim edilmeyip Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasını nazarlardan kaçırmak…
GÜNDEMİ KARAMBOLA GETİRMEK
Dışişleri’nin devre dışı bırakıldığı, diplomasinin dışlandığı vartada tutarsız polemiklerle muallel “dış politika”daki çarklı vetirede Trump’un Türkiye Cumhurbaşkanı’na “akıllı ol, aptal olma!” hakaretinin savrulduğu, terörist başı Öcalan’ın “mânevi oğlum” dediği terörist elebaşını muhatap alınmasını istediği tahkirli “mektubu”na “suskun” kalınmasını, ardından da Beyaz Saray’ı ziyarette bizzat Erdoğan’ın ikrarıyla “sayın Başkan’a takdim edilişi” vahametini nazarlardan kaçırmak.
Bu arada kadife devrimlerin finansörü Amerikalı Macar Yahudisi Soros’un “Türkiye’nin en büyük ihracat ürünü askeridir” önerisiyle emperyal güçlerin egemenliği uğruna Mehmetçiğin ateş hattına sürülmesini, Suriye’de maşa olarak kullandığı taşeron terör örgütleri korumasını ve bu yüzden yüzlerce askerin şehid edilmesini, milyonlarca “sığınmacı”nın göç dalgasına uğratılmasını karartmak.
İFTİRA OLDUĞUNU BİLE BİLE…
Keza on vatandaşın katledildiği Türk bayraklı Mavi Marmara yardım gemisine kanlı baskını yapan İsrailli askerlerin yirmi milyon dolar karşılığında yurtiçinde ve yurtdışında yargılanıp ceza almamalarının güvenceye alınmasını gürültüye getirilip tartıştırmamak.
En vahimi, Cumhurbaşkanı’nın “asla teslim etmem” sözünü verdiği hunharca “Kaşıkçı cinâyeti dosyası”nın “Suudi devletindeki çete”ye teslim eden yaman çelişkili çarkını çarpıtıp üstünü örtmek.
Ya da defalarca “BOP eş başkanıyım” diyen Cumhurbaşkanı’nın “one minute” çıkışından sonra “zâlim haydut terör devlet!” dediği İsrail’le kat kat arttırılan işbirlikleri sürdürülürken, son Ramazanda Mescid-i Aksa’ya kanlı saldırılarını tek bir kelimeyle kınamamasını kamuoyundan saklamak.
Cumhurbaşkanı’nın “ama montaj, ama şu ama bu…” diye montaj olduğunu ikrar ettiği “Kandil’in Kılıçdaroğlu’na desteği” sahte videosundaki yalanları “gençlerin kıvrak zekâsının ürünü” diye savunması, bir Bakan’ın “görüntülerin gerçek olup olmadığının bir önemi yok” demesi ve Saray sözcüsünün “video bir kurgu” itirafıyla “unsurları gerçek” uydurması ve iktidar mihraklarıyla “yandaş medya”nın iftira olduğunu bile bile hâlâ üzerinde “arsızca tepinmesi” bundan.
Katakullilerle bir defa daha seçimleri oldubittiye getirmek; milletin oyunu bozmasına mani olmak.