Diyarbakır’da Başbakan Yardımcısı ile İçişleri Bakanı’nın katıldığı “Çözüm süreci çalıştayı”nın ardından patlak veren Lice’deki gösterilere kan bulaşması ve iki eylemcinin ölmesi, “sürec”in kırılganlığını bir defa daha su yüzüne çıkardı.
Esasen bir yandan “çalıştay” sürerken diğer yandan Güneydoğu’dan Adana ve İstanbul’a yurdun muhtelif yerlerine sıçrayan olayların tırmanması, çözümün ciddî handikaplarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
En büyük handikap, şüphesiz PKK ve sivil yapılanması KCK’nın “sürec”i daha fazla tâviz koparma ve bölgeyi tam teslim almada kullanması. Bölgede başka hiçbir demokratik görüş ve güç istemeyen totaliter ve baskıcı tavrıyla kendini eleştirenleri dahi “düşman” ilân eden terör örgütünün konuyu provoke etmesi. “Sürec”i barış projesi yerine başta “özeklik” olmak üzere farklı “maksatlar” için kullanması.
Yol kesen, haraç toplayan, asker-adam kaçıran, kimlik kontrolü yapan örgüt militanlarının en son Hakkâri’de askerî birliğe girip tabelâyı ve asılı Türk Bayrağını indirmesi, durumun vahametini gösteriyor. Bu vaziyet, 18 aydır devam eden “sürec”i zora sokuyor.
Zira örgüt, sadece “kalekollar”a karşı çıkmakla kalmıyor, bölgede eğitimi, yargıyı, güvenliği teslim alma peşinde. Topyekûn kopma ve ayrışmayı istiyor. BDP/HDP sözcülerinin, KCK yöneticilerinin, “özerklik” taleplerini tekrarlamaları, Kandil’den peşpeşe gelen tehdit ve şantajlar, meseleyi daha da ileri götürerek, “Bu bir özgürlük hareketidir, Öcalan özgür olana kadar devam edecek” sözleri bunun ifâdesi…
HÂLÂ KAPALI VE KONJONKTÜREL…
Tesbit şu ki, PKK’lı teröristlerin yol kesmesi ve kimlik kontrolü yapması, temel hak ve özgürlüklerin temini için değil, özerkliğin provası. Bunun da ötesine geçilerek “bağımsız devlet” temasının işlenmesi, gidişatın ciddiyetini gösteriyor.
Belli ki terör örgütü, bir fiilî durum meydana getirme plânında. Bütün senaryolar bu plâna göre sahneye konuluyor. Ne var ki, “sürec”in hep bilinmez ve muamma kalıp, kamuoyu ve millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in denetimi ve gözetiminde yürümemesi, problemi büyütüyor.
Görünen o ki iktidar şimdiye kadar “sürec”i seçimlere endeksli, günübirlik, konjonktürel hesaplarla “idâre” etti.
Bizzat Başbakan Yardımcısı’nın ikrarıyla, emniyet ve jandarmanın “sürecin zarar görmemesi” için pasif direniş içinde olmasının, valinin, mülkî âmirlerin güvenlik güçleri ile örgüt militanları arasında arabulucu rolüne soyunmasının ortaya çıkardığı zâfiyet, iki haftayı aşkındır il ve ilçe karayollarını kesen teröristlerin yol kenarında çadır kurup jandarmaya meydan okumalarıyla açığa çıkıyor.
AKP Ar-Ge Başkanlığının düzenlediği “Çözüm Süreci Çalıştayı”nda konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın süreçte “inişli çıkışlı gelişmeler olduğunu” belirterek, “Yine sabote edici, provoke edici pek çok gelişme var. Bir kısmı medyaya yansıyor, bir kısmı bilinmiyor” cümleleri manidar.
PROVOKASYONLARLA MUALLEL
Keza Başbakan Yardımcısı’nın “çalıştay”dan “yeniden geldiğimiz safhadan itibaren daha somut, periyodu belli bir yol haritası üzerinde çalışma kararı çıktığı”nı söylemesi, akabinde İçişleri Bakanı’nın “Bu süreçte yol haritamızı koyuyoruz ve kararımızı ciddî bir şekilde gerçekleştirmek için elimizden geleni yapıyoruz” ifâdeleri, “yeni yol haritası”nı mevzubahis ediyor…
Gerçek şu ki, İmralı’nın, Kandil’in, KCK’nin “yol haritası” ortada. İmralı’ya ilk giden heyete Öcalan’ın dikte ettirdiği “yol haritası” tutanaklarda. Ancak yine tıpkı öncekiler gibi, kimse hükümetin “yeni yol haritası”nın ne olduğunu bilmiyor.
Atalay, “somut yol haritası’nın tarihli, somut ve sonuca götürücü olacağı”ndan söz ediyor. Sonunda “eve, siyasete ve hayata dönüş”ten bahsediyor. “Gerekiyorsa yasal düzenlemeler yapılacağını ve Meclis’e gidileceğini” söylüyor.
Peki “çözüm süreci çalıştayı”ndan hangi çözüm çıktı? Örgütün hangi talepleri ne ölçüde karşılanacak? Yoksa yine kapalı ve muamma terör eylemi ve provokasyonlarla muallel “çözümsüzlük” devam mı edecek?
“Sürec”in sağlıklı işlemesi ve provokasyonlardan arındırılması için bu soruların cevabının verilmesi gerekiyor…
Aksi halde “yeni yol haritası” da tıkanır ve “süreç” yine sabote edilir…