İtalya seyahat notları...

Dizi: Mehmet Özkan

19 Şubat 2019’da değerli kardeşim Adem Saka ve oğlu Mert ile birlikte Milano’daki ayakkabıcılar ve deri fuarına katılmak üzere sabah saatlerinde Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Milano-Bergomo havalimanına hareket ettik. 

Benim gidiş sebebim, bir vesile bulup İslâmı ve Risale-i Nurlar’ı tanıtmaktı. Bizi, Milano Merkez Camii’nden Yusuf Hocamız karşıladı. Milano’da valizleri bıraktık. Valizimin yarısından fazlası İtalyanca, İngilizce ve Arapça Risale-i Nur’la dolu idi. İtalyanca-İngilizce eserlerden bir poşete doldurdum. Avrupa’da dördüncüsü büyük kilise olan Duomo Katedrali’nin bulunduğu meydana gittik. 

Bu kilisede 40 bin kişi aynı anda ibadet yapabiliyor. İnşaatı 519 yıl sürmüş, 1386’da başlamış 1905’te tamamlanmış. Burada büyük meydan var, çok kalabalık çeşitli faaliyetler yapıyorlar. Kapalı çarşı gibi bir çarşısı var. Dünyaca ünlü markaların mağazaları var.

Önemli olan Risale-i Nurlar’ın dağıtmam idi. İtalyanca selâm verip kendimi tanıttıktan sonra “Bu kitap hediyemdir” diyerek kitapları konuştuğum kişilere veriyordum. İtalyanca teşekkür ederek alıyorlardı. Bu büyük kilisenin görevlisine fotoğraf çekilerek Risale-i Nurlar’ı verdim. Bu meydanda tanıştığım insanlara, metroda tanıştığım insanlara önce “İtalyan mısınız?” diye soruyordum. Aldığım cevap “evet” ise İtalyanca, “hayır” ise nereli olduğunu sorarak aldığım bilgiye göre İngilizce kitap, broşür veriyordum. Allah hidayet versin. 

Bu meydandan sonra 14. yüzyılda yapılmış kaleyi gezdik. Buradan sonra kaldığımız yere geldik. Ertesi gün(20 Şubat 2019) Adem Bey kardeşim ve oğlu Mert’le Milano’daki ayakkabıcılar fuarına gittik. Burada ayakkabı imalatı ve makine bölümü vardı. Bütün ayakkabı sanayiinde yararlanılan makineleri çok modern olarak yapmışlar. Türkiye’deki ayakkabı sektörünün bu fuarları yakından takip etmeleri gerekir. 

İzmir’de ‘Saygın Makine’lerin sahibi Adem Bey kardeşimle birlikte çok fazla miktarda katalog topladık. Fuar alanında da Risale-i Nurlar’ı dağıttım. 

Ertesi gün Milano’da bulunan Navigli Kanalını gördük. Burası Leonardo da Vinci tarafından ulaşımı kolaylaştırmak için yapılmış. Risale-i Nur eserlerini buralarda da dağıttık. Kaldığımız yere dönerken metroda ibretlik bir olay yaşadım. Metroya girer girmez 4-5 hanım beni ittirmeye başladılar. “Çekilin” diyordum buna rağmen beni duymazdan geldiler. Bize yardımcı olan hocamız “Ağabey cüzdanına bak” dedi, baktım cüzdan yok. Hocamız “Polis!” diye seslenmeye başladı. Beni iten hanımlardan birini ben de sarstım. O zaman cüzdanı yere attı. Baktım cüzdanımda bir kayıp yok. Hocam sonra “Verilmiş sadâkan varmış” dedi. 

21 Şubat 2019’da Venedik’e gittik. Bu yolculukta Adem kardeşim bize rehberlik yaptı. İngilizcesi iyi olduğu için sayesinde Venedik’te rahat gezdik. Gondolla kanalı dolaştık, daha çok hediyelik eşya satan dükkânlar var, biz de hediyelik eşya aldık. Türkiye’ye göre çok pahalı buralar. 

Venedik’te bizim bulunduğumuz zaman karnaval vardı. Hanımların yüzlerinde maskeler, erkeklerde ise çok değişik kıyafetler vardı. Anlatılanlara göre bir tarihte Avrupa genelinde cüzzam hastalığından 50 milyon insan ölmüş. Bu değişik maskeleri de onun için yüzleri görünmesin diye takıyorlarmış. O cüzzam hastalığı yaşandığı zamanı hatırlamak amacıyla karnaval yapıyorlarmış. Her yıl olduğu gibi bu yıl da karnavalı izlemek için dünyanın dört bir yanından turistler gelmiş. Karnaval alanında bu turistlere Risale-i Nur dağıttım. 

Venedik’te kalabalık caddede kilisenin önünde iki rahibeyle karşılaştım ve selâm vererek kendimi onlara tanıttım. Kendilerine İtalyanca Risale-i Nur hediye ettim. Bizim Milano’ya dönüş biletimiz akşamın erken saatlerindeydi. Dönüş için otobüsü beklerken tanıdık bir simayla karşılaştım, ama çıkaramadım. Sonra o kişi ailesini çağırdı ve yanıma geldiler. “Siz Mehmet Özkan değil misiniz?” dediler. Meğer beni Ödemiş İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenlik yaptığım zamanlardan tanıyorlarmış. Sonra ben de hatırladım, dünya küçük. Oğulları İtalya’da Erasmus yapıyormuş. Onlar da oğullarının yanına gelmişler. Gece geç vakit Milano’ya döndük. 

Milano metrosu çok kalabalık oluyor. Bu ülkede çok fazla Çinli var. İtalya Çin ile ticarî bir anlaşma imzalamış. Çin’den, İtalya’ya yatırım yapmak kaydıyla gelen Çinliler bir daha ülkelerine dönmemişler. Milano’da 22 Şubat 2019 Cuma günü öğleden önce konsolosluğu ziyaret ettik. Ticaret Ataşesinden bilgiler aldık. 

Ardından Merkez Cami’de Cumaya yetiştik. Cuma vakti cami doluydu. Cemaat Türkler, Araplar, Azeri, Gürcü, Afrikalılar, Malezyalılar vb. ülkelerin insanlarından oluşuyordu. Yusuf Hoca hutbeyi Türkçe ve Arapça okudu. Cumadan sonra caminin salonunda tanışma merasimi yapıldı. Çay ve bisküvi dağıtıldı.

Burada tanıştığımız kardeşlerimize de Risale-i Nur eserlerinden verdim. Fotoğraflar çekildik. Bu fotoğrafları ve farklı Risale-i Nur eserlerini göndermek üzere irtibatımız devam edecek inşallah. Cumadan sonra Milano’da görülmesi tavsiye edilen Como Gölü’ne gittik. Como Gölü’nün kıyısında da tanıştığımız İtalyanlara Risale-i Nur hediye ettim. 

Sonrasında Tokatlı bir ailenin işlettiği bir restoranda yemek yedik. Restoranın sahibi ve iki oğluyla sohbet ettik. Onlara iman, Kur’ân hakikatlerini anlatmaya gayret ettim. Yine onlara da Risale-i Nur eserlerinden bir kısmını hediye ettim. Burada İstanbul’dan gelen bir hanım gurupla karşılaştık. Onlara da Risale-i Nur eserlerinden bahsettim. Memnun oldular. Ayrıca restoranda çalışanlara da bu meselelerden bahsettik. Onlar da memnun oldular. 

23 Şubat 2019 Cumartesi günü Türkiye’ye dönmek üzere, öğleden sonra Milano’dan Bergen Havaalanı’na hareket ettik. Milano’da kaldığımız sürede Merkez Cami imamı bizimle çok alâkadar oldu. Kendimizi Türkiye’de evimizde gibi hissettik. Kur’ân Kursu hocası Nuray Hanım da yemekleriyle, kahvaltılarıyla bizi ağırladı. Misafirperverliklerini hiç unutmayacağız inşaallah, Allah razı olsun. Nuray Hanım, Milano’da okuyan öğrencilere sahip çıkıyor. Öğrenciler, her zaman minnettarlıklarını ifade ediyorlar. 

İtalya, Milano ve Venedik’te tanıştığımız insanlara Risale-i Nur’u verdik. Allah hidayet versin. Vazifemizi yapmaya çalıştık, hidayete erdirecek Allah’tır. Dünyadaki bütün insanlar, Risale-i Nur’daki iman Kur’ân hakikatlerini bekliyor. Sahabe mesleği olan Nur Talebelerine çok görev düşüyor. 

Başka hizmetlere devam etmek üzere, Allah’a emanet olun.

SON