HABER: SAİD AKÇA -  SEYHAN ŞENTÜRK

Risale-i Nurlar’ın yeni nesiller tarafından daha iyi anlaşılmasını, genç beyinlerin farklı alanlarda Risale-i Nurla ilgili çalışmalar yapmasını amaçlayan programın geniş kapsamlı bir proje olduğu ifade edildi. Farklı disiplinlerde uzmanlaşmış ilim adamlarının kendi uzmanlık sahalarıyla ilgili birikimlerini Risale-i Nur penceresinden gençlere ulaştırmayı, bu yolla da yeni şerh çalışmalarını da gerçekleştirmeyi ve gençleri bu konuda teşvik etmeyi hedeflediği belirtilen programın ilkinde Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Önbaş ağırlandı. 

GENÇLERLE ÇALIŞMALAR

İlk oturumun açılış konuşmasını yapan Risale-i Nur Enstitüsü Sekreteri Ahmet Dursun, uzun zamandır gerçekleştirmeyi planladıkları “Sanat Marifet İttifak Okulu’nun” hayata geçirilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu tarz programların gençlerin gelişimi ve geleceğimiz için büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti. Bediüzzaman Said Nursî’nin üç büyük düşmanımız olarak dile getirdiği cehalet, zaruret ve ihtilâf hastalıklarına çare olarak tavsiye ettiği ‘sanat, marifet ve ittifak’ın bu projenin adını oluşturduğunu, yapmayı planladıkları çok yönlü çalışmalarla Bediüzzaman’ın işaret ettiği kadim problemlerimize çareler bulmayı ve gençlerimizle yeni çalışmalar yapmayı amaçladıklarını söyledi.  

İLK SEMİNER

Pandemi şartları dolayısıyla online olarak gerçekleştirilen ilk programda Prof. Dr. Ömer Önbaş “Beynin Gelişim Süreci; Tekamül Hakikati” adlı seminerini sundu. Yoğun bir ilgiyle izlenen seminerde Ömer Önbaş, Hz. Ali’nin beyni bir şey konuldukça dolan bir kapa benzettiğini belirterek beynin kullanıldıkça genişleyen, kullanılmadığında gerileyen bir özellikte yaratıldığına dikkat çekti. Beynin birbiriyle sürekli iletişim halinde olan yaklaşık 100 milyar hücreye sahip olduğunu ifade eden Önbaş, beynin gelişim süreciyle insanlığın gelişim süreci arasında benzerlikler bulunduğunu dile getirdi. Yeni doğan bir bebekte yaklaşık olarak erişkindeki kadar sinir bulunduğunu ancak bu sinirlerin arasındaki bağlantıların yeni doğanda henüz tam oluşmamasından dolayı tam gelişmediğini, bunun insanlığın gelişimi açısından beşeriyette henüz tam koordinasyonun sağlanamadığı eski devirlere benzetilebileceğini, insanlık için tam tekâmülün bütün beynin tek bir merkezden çalışması gibi insanlığa da Peygamberimiz (asm) teşrif etmesiyle mümkün olduğunu, Peygamber Efendimizin (asm) sunduğu esasların hayata geçirilmesiyle insanlığın tekâmülünü sağlayacağını belirtti. 

Pandemi şartları sebebiyle online olarak gerçekleştirilen ilk programda Prof. Dr. Ömer Önbaş “Beynin Gelişim Süreci; Tekâmül Hakikati” adlı seminerini sundu. 

CEVİZ VE BEYİN

Başka bir açıdan da beyin ve gelişimini ele alan Önbaş, beynin bir cevize benzediğini, sol lobun matematiksel, analitik düşünme, problem çözme gibi özellikleri; sağ lobun da hayal kurma, görsel ve duyusal ve sezgisel özelliklere sahip olduğunu belirterek dünyamızın bu bağlamda bir beyine benzetilebileceğini söyledi. Bediüzzaman’ın Asya’ya vicdan ve kalbin, Avrupa’ya aklın hâkim olduğunu söylediğini dile getiren Önbaş, Asya kıt’asını ilerleten unsurun dini ilimler, Avrupa’yı ise fenni bilimler olduğuna dikkat çekerek insanlığın hakikî manada tekâmülünün her iki kaynağın da ortak kullanımı ile olacağını belirtti ve bu konuda Avrupa Birliği’inin ve İttihad-ı İslâm projesinin önemine değindi. 

TV SAĞ LOBU BOŞA ÇIKARIYOR

Doğru bir eğitim açısından hızlı ve etkili öğrenme için beynin her iki yarım küresinin de koordineli kullanılması gerektiğine, bu koordinasyonu sağlayan en faydalı faaliyetlerden birinin kitap okumak olduğuna ve bu durumun zıddına olarak TV izlemenin vb. şeylerin sağ lobu pasif bıraktığına dikkat çeken Önbaş, bu noktada Risale-i Nur okumalarının önemine değindi. Bediüzzaman’ın doktorlara yazdığı bir mektupta kafamızı odun yığınlarına benzeyen faydasız, lüzumsuz bilgilerden arındırmak gerektiğine dikkat çektiğini vurgulayan Önbaş, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı çağımızda doğru ve faydalı bilgilerin beyin sağlığı ve insanın tekâmülü açısından değerli olduğunu belirtti. 

Günümüz eğitim anlayışı açısından da konuyu değerlendiren Ömer Önbaş, gelişen dünyada eğitimde kişiden beklenenin kendi özel bakış açısını oluşturmasının olduğuna, bununla beraber bazı öğretmenlerin kullandığı tek bir bakış açısını herkese yaymaya çalışmasının otokratik eğitim anlayışı olduğuna ve bunun da maddî ve manevî terakkiyata engel teşkil ettiğine değindi. Önbaş, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Ben de sizin bir ders arkadaşınızım” diyerek işaret ettiği demokratik eğitim anlayışının günümüz eğitim sistemi açısından yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti. Önbaş, bunun yanında günümüzde bir çok alanda kendini gösteren ayrılıkları giderecek olan unsurların, hak ve hakikati anlatabilecek yepyeni bir eğitim anlayışının Risale-i Nur’da mevcut bulunduğuna dikkat çekti. 

BEYİNDEKİ BAĞLAR VE HAYAT

Ömer Önbaş, başka açıdan da beyin gelişimi ile sosyal hayat arasındaki benzerliklere değindi. Beynin bir bütün olarak çalıştığına, bütün loblarının birbirlerini desteklediğine dikkat çeken Önbaş, insanın sadece kendi beyninde kurduğu bağlarla hayatını şekillendirmesinin aşırılıklardan öteye geçmeyeceğini, bunun için insanın diğer fertlerle bağlar kurmasının toplumsal dengenin kurulmasına yardımcı olacağına dikkat çekerek bunun da ancak meşveret ile mümkün olacağını ifade etti.  

Oturum sonunda katılımcıların sorularını cevaplayan konuşmacı Önbaş, gençlerin gelişimi açısından böylesine faydalı bir projeyi hayata geçirdiği için Risale-i Nur Enstitüsü’ne teşekkür etti.