Ayasofya’nın hak ettiği şekilde ibadet mahalline çevrilmesine içeriden ve dışarıdan itiraz edenler olsa da bu itirazların desteğe dönmesi mümkündür.
Bunun için diplomasî dilinin kullanılması ve insanların ikna edilmesi icap eder ve bu zor bir mesele de değildir.
Türkiye’yi idare edenler diplomasî yolunu kullanmayı pek istemiyorlar her halde. Onları gözleyen medya vasıtaları da ‘dış dünya’dan gelen itirazları hararetle ve zevkle duyurmanın peşindeler. Elbette itiraz edenler olur, ama bu itirazların ne ölçüde olduğunu da hasaplamak gerekir. Bazı ülkelerin idarecileri belki de iç politika durumlarını da dikkate alarak olumsuz beyanlarda bulunmuş olabilirler. Sadece bu beyanları öne çıkarıp, “Bakın, dünya itiraz etti, ama biz onları dikkate almadık. O halde biz güçlüyüz” manasında yayınlar yapılması acaba doğru mudur?
Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasına itiraz edenlerin yanında destek veren Hıristiyanlar da olmuş. Atina’dan gelen bir haber buna örnek: Yunanistan’da, papaz Evangelos Papanikolaou, “Ayasofya’yı koruyan Türkler olmasaydı, Ayasofya çoktan düşerdi” dedi. Atina yakınlarında bulunan Rafina’daki Analipseos Kilisesi’nde düzenlenen ayinden sonra konuşma yapan Papanikolaou, ‘’Ayasofya gibi büyük bir yapıyı kim koruyacaktı? Türkler korudu’’ dedi. Papanikolaou, Türklerin Girit’te hiçbir kiliseyi kapatmadıklarını, fakat Yunanistan’da Othonas’ın emriyle çok sayıda manastır ve kilisenin kapatıldığını vurguladı. Türklerin hüküm sürdüğü dönemde insaların dinlerini hürce yaşayabildiğini ifade eden Papanikolaou, şöyle devam etti: ‘’Bu yüzden insanlar ‘Latin serpuşu yerine Türk sarığı görmeyi tercih ederim’ demişti’’. Ayasofya’ya, müzeyken birçok turistin uygunsuz kıyafetlerle girdiğini, ancak bundan sonra ayakkabısız, uzun bir elbise ve başörtüsü ile girileceğini söyleyen Papanikolaou, ‘’Bu, saygı göstergesi değil mi? Belki de bunu bir lânet olarak değil, bir düzeltme olarak algılamalıyız’’ şeklinde konuştu. (AA, 27 Temmuz 2020)
Elbette sadece bir papazın açıklaması umumîleştirilemez, ama bu şunu gösteriyor: Hıristiyan dünyasında da Ayasofya’nın ibadet mahalli olmasına destek verenler vardır ve bu sayı çoğalabilir. Bu yönde açıklama yapanların gündeme getirilmesi icap eder. Ancak Türkiye’deki bir kısım medya, sadece aleyhte beyanlarda bulunanları gündeme taşıyıp, “Herkes bize düşman” kanaati hasıl etmeye çalışıyor. Bu tavrın kimseye bir faydası olur mu?
Ayasofya’nın cami olarak hizmet vermesi baştan sona haklı bir karar ve uygulamadır. Bu haklılık uygun lisan ve diplomasî diliyle itiraz edenlere de anlatılabilir. Bunun için Ayasofya Camii’ne destek açıklamaları iyi duyurulmalı ve sadece itiraz edenlerin olduğu kanaati yıkılmalıdır.