Manevî değerlerin kıymetini, ancak kaybettikten sonra öğreniyoruz. Karşılıklı sevgi ve saygı, fedakârlık, başkasının derdiyle dertlenme gibi kavramlar git gide yok olmadı mı?
Üsküdar Üniversitesi tarafından toplumsal değerlerin gelişmesi amacıyla topluma örnek olan kişilerin ödüllendirilmesi maksadıyla düzenlenen “Yüksek İnsanî Değerler Ödülleri” sahiplerini bulmuş. Programda yapılan konuşmalarda ise kaybolan değerlerimize dikkat çekilmiş ve isabetli tesbitlerde bulunulmuş.
Törende konuşan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şöyle demiş: “Bir evde bir anne-babanın en önemli konusu nedir? Çocuğunu iyi yetiştirmektir. Fakat bakıyorsunuz zihin dünyasında ne var? Televizyona bir kaptırıyor kendini çocuk orada ders çalışmış, çalışmamış vesaire her şey ikinci planda kalabiliyor. Psikolojiyi geçtiğimiz yıllarda hep ‘3D’ olarak tanımlıyorduk. Duygu, düşünce, davranış diye. Fakat şimdi özellikle son 10-20 senedir psikolojide bir dördüncü ‘d’ eklendi, ‘değerler’. Bunun ortaya çıkış nedeni aslında bu bilimin ortaya çıkış nedeniyle paralel. İhtiyaçtan ortaya çıktı. Bir ihtiyaç olarak bakılıyor özellikle ABD toplumunda para, zenginlik, varlık, sosyal standartları yüksek bir toplum var, ama ona paralel insanlıkta bir mutluluk yok.”
“Değerlerle uğraşmak artık bilimsel bir kategori” diyen Tarhan, “Bu nedenle, adalet, dürüstlük, şefkat ve merhamet, şeffaflık, cesaret, empati ve sorumluluk, güven ve sadâkat, utanma, alçakgönüllülük, yardımlaşma, helâlleşme, selâmlaşma, içtenlik, bağışlama, cömertlik, fedakârlık, minnettarlık, çoğulculuk, katılımcılık, özgürlükçülük, hesap verebilirlik, uzlaşmacılık, yenilikçilik, vefa gibi 24 değeri gençlere kazandırmak için 2013’te bu başlıkları ders olarak koyduk” şeklinde konuşmuş.
Ödül verilenler arasında yer alan Devlet Tiyatroları Sanatçısı Turgay Tanülkü de yaptığı konuşmada şöyle demiş: “Bu ödülü evlâtlarım ve şu anda cezaevinde anneleriyle birlikte kalan 725 evlât için alıyorum. Aslında iyiliği bu ülke öğretti bana. 16 yaşında anladım sokağa bakmayı. Sokakta bizden daha kötü olanlar vardı ve 17’sinde de cezaevine girdim. Bu ülkeye çok şey borçluyum. Yaradandan sonra bu ülkenin insanlarına borçluyum. Çünkü hep yatılı kaldım. Hep devlet baktı bana ve tanımadığım insanların vergileri benim ve çocuklarımın kursağından geçiyor. Bu ülkenin insanlarına minnettarım. İyilik yapmıyorum aslında iyiliği ben kendime yapıyorum.” (AA, 5 Mart 2020)
Ödül alanlardan Prof. Dr. Gürdoğan da insanî değerlere her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç olduğunu belirterek, “Artık nasıl tarım toplumları sanayi toplumlarına, sanayi toplumları bilgi toplumlarına dönüşmüşse, önümüzdeki yıllarda da mutlaka bilgi toplumları değer toplumlarına dönüşmek zorunda. Günümüzün en önemli güç kaynağı bundan böyle değerler olacaktır” ifadelerini kullanmış.
İhtiyaçlarla birlikte dünya da değişiyor. Önümüzdeki yıllarda “Bilgi toplumları” önümüzdeki yıllarda “değer toplumları”na dönüşecekse ülkemizin ve milletimizin de buna hazır olması icap eder. Aynı şekilde önümüzdeki yıllarda “(en) önemli güç kaynağı değerler” olacaksa eğitim sistemimizin de buna göre şekillenmesinde fayda var.
Esasında geçmişte de en büyük güç ‘ahlâk ve manevî değerler’di, bundan sonra da öyle olacak. Bunun farkında olan ve ona göre adım atanlar kârlı çıkacak vesselâm.