"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Deprem bizi uyandırır mı?

Faruk ÇAKIR
01 Kasım 2020, Pazar 00:01
Türkiye'nin deprem kuşağında olduğunu herkes biliyor ve ifade ediyor.

Aynı zamanda depreme karşı gerekli tedbirlerin alınması gerektiği de yine idareciler tarafından her fırsatta dile getiriliyor. Ancak sıra bu tedbirleri almaya geldiğinde herkes "görmedim, duymadım, bilmiyorum" rolünü tercih ediyor. Aksini ifade etmek, "herkes üzerine düşen vazifeyi yapıyor" demek mümkün mü?

Bütün Türkiye muhtemel bir "İstanbul depremi"ni beklerken bu defa deprem İzmir'i vurdu. Bu vesileyle başta bütün İzmir olmak üzere herkese ve hepimize geçmiş olsun, Allah beterinden muhafaza etsin. Amin.

Başka depremlerde olduğu gibi bu defa da bu depremi unutacak mıyız? Acaba gerekli tedbirler bundan sonra alınacak mı? Alınması icap eder, ama şahsen buna ihtimal vermiyoruz. Bir hafta ya da bir ay konuşulup sonra unutulma ihtimali daha fazla gibi görünüyor.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da mesele 'ehil olanlar'a kulak verip vermemekte düğümleniyor. İşin ehli olan uzmanlar, depremlere karşı en öncelikli tedbirin mümkün olduğu kadar depremlere dayanıklı, sağlam binalar yapmak olduğunu bin defa dile getiriyorlar. Elbette deprem sonrası kurtarma çalışmaları yapmak da mühimdir, ama esas olan depremde yıkılmayacak binalar yapabilmekten geçer. Ne kadar az bina yıkılırsa o kadar az kurtarma çalışmalarına ihtiyaç duyulur ve o kadar da az can kaybı olur. Elbette bunlar ihtimal dahilinde olan şeyler. Esas olan tedbirleri almaktır. Bunu yapabildiğimiz, her türlü tedbiri alıp 'takdir'e boyun eğdiğimiz söylenebilir mi?

Esasında depreme karşı çare de yine eğitimden geçiyor. Bazı uzmanlar haklı olarak teklif etmiş: Avrupa'nın tartışmasız deprem açısından en riskli coğrafyası olan Türkiye'de "Afet Bilgisi" İlk Okuldan itibaren zorunlu dersler arasına alınmalıdır.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da şöyle demiş: Afet yönetimi hasar yönetimi değildir; daha çok risk yönetimidir. Marifet insanların enkaz altında kalmasını önlemektir. Devlet tüm imkânlarını afet öncesinde çürük binaları ortadan kaldırmak için seferber etmelidir. İstanbul için daha fazla vaktimiz kalmadı. Lütfen! 

"Bize sadece fay yasası, sel yasası, heyelan yasası, vb değil; Afet Yasası gerek. Afet yönetimi bütünleşik bakış gerektirir. İyi niyetli, ama bu tür tekil yaklaşımlar maalesef gelişmemiş ülkelerde tokatı yediğiniz yüzü tutma refleksidir. Türkiye'ye Bir Afet Çerçeve yasası lâzım!

"Deprem sonrası âcil olmadıkça telefon kullanılmaz ve trafiğe çıkılmaz. Trafikteki araçlar sağa çeker ve bekler. Aracı terk ederse de anahtarını araçta bırakır. (Buyurun uygulayın bakalım)

"Afet yönetimi afetlere hazırlığı bir bütün olarak ele alır. Bu nedenle Sel Merkezli Kentsel Dönüşüm, Deprem Merkezli Kentsel Dönüşüm vb tekil yaklaşım yerine Afet Merkezli Kentsel Dönüşümü önerir. Bir bina depreme dayanıklı yapılırken aynı zamanda sele de dayanıklı yapılmalıdır.

"Van, Elazığ, İzmir, vb depremler, Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük deprem için asla bir emsal oluşturmaz. Şu depremi, bu depremi çok iyi yönettik filan diyenler var. Aman, aman kendimizi kandırmayalım lütfen…" 

Uzmanlara kulak vermek icap etmez mi? Bu vesileyle bir defa daha geçmiş olsun derken, daha beter musîbetlerden bizi muhafaza etmesi için Allah'a duâ edelim. Allah'ım, her türlü musîbetten bizi muhafaza eyle.

Okunma Sayısı: 2770
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    1.11.2020 09:11:29

    Devletin görevi ticaret,müteahhitlik,işletmecilik olamaz ve olmamalıdır.Devlet kurumlarıyla hür teşebbüsü verdiği izinleri layıkıylamı yapıp-yapmadığına bakar yani denetler. Amma sayıştay gibi kamu denetim mekanizmasını devre dışı bırakan zihniyet,dün İstanbul da 4 olan gökdelenleri rant uğruna 70 lere çıkartıp şimdide yatay yatay şarkıs söyleyenelrin günahı,vebali çok.Kentsel dönüşüm adı altında şehrimde olan rezalet ve kepazelikte sırf komisyon-bağış almak uğruna kendi koydukları kuralları 5-10 katı ihlal eden çarpık ve bozuk zihniyetin ülkemizin kaynaklarının kahır keseriyetini yapı sektörüne kullandırttığı halde durum hiç de iç açıcı değil. Allah beterinden korusun .Rabbim verdiği akıl nimetini değerlendirmek,ders alıp tedbirleri almak nasip etsin.

  • Hüseyin İlhan

    1.11.2020 09:07:12

    İnsanımız alacağı meskenin görünümüne bakmayı biliyor,ancak bu yapının sağlamlığı nasıl diye çok azımız dikkat edip değerlendirmeye alıyoruz. Dere yataklarına,heyelan bölgasine,deprem riski barındıran fay hatlarına bakıp-araştırmadan,yapının görünüşüne bakıp projesi nasıl,imalatında nelere dikkat edilmiş(zemin etüdü,statiği,inşaatın betonu atılırken dozu,atılduktan sonra sulanması yada donda yanıp-yanmadığına ve malzeme olarak bilhassa denize kıyı yerleşim yerlerinde deniz kumu kulllanılıpkullanılmadığına dikkat edilmiyor.)olsa tedbirlerin ana maddeleri yerine getirilmiş olur. Denize kıyı ve yakın yerleşimlerde DENİZ KUMU,MALZEMESİ KULLANIMI YASAK amma bunu ucuza geldiği için tercih edilmesi facialara davetiye çıkarıyor.Deniz kumunun kullanıldığı,betonun don yada yeterli sulanması yapılmayan yapılarda sarsıntılar un-ufak ediyor.Bu durum ölü ve yaralı sayısını arttıran ana nedenlerdendir.

  • Abdullah

    1.11.2020 08:40:54

    Esasında depreme karşı çare de yine eğitimden geçiyor Depreme çare olunmaz. Depremin etkilerini en aza indirmek için tedbirler alınabilir. Faruk bey biraz daha özenli yazmalısınız.Zamanim olsa idi yazıdaki hataları daha çok yazacaktım. Kosmene bey ile sizin yazılarınızı dikkatlice ve istifade ederek okuyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı