Ülkemizde belki de bir asırdır ‘sistem’ arayışı ve eleştirisi devam edip gidiyor.
Arızalarına rağmen demokrasi ile idare edilen ülkeler başka sistemlere göre idare edilenlerden önde. Fakat temelinde hak, hukuk ve adalet olmayan hiçbir sistem ‘iyi’ değildir. Ayrıca unutmamak gerekir ki ‘isimlerin değişmesiyle hakikat değişmez.’
Türkiye son yıllarda da bir sistem değişikliğine gitti ve dünyada benzeri olmayan bir ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ ilân etti. Ancak bu yapılırken olması gerektiği gibi hür bir tartışma olmadı. Umumî anlamda “Ben istedim ve oldu” anlayışıyla adım atıldı. Neticede “Bu sistemle uçacağız. Her iş kolay olacak. Ekonomik ve sosyal alanda dünya lideri olacağız” denilerek girilen yolda işler içinden çıkılmaz hale geldi. Öyle ki bu sistemi savunanlar da artık ‘arızalar’ın farkına vardı. Ancak ortada öyle büyük bir tahribat var ki bunun nasıl tamir edileceği şüpheli.
Bu kriz halinden çıkış için “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” teklif ediliyor. Tekrarda fayda var ki, önemli olan isim değil, muhteva... Bu sistemden ne anlaşıldığı ve ne anlaşılması icap ettiği dikkate alınmalı. Muhalefetteki partiler ayrıntılarda farklı düşünseler de ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’den yana kanaat ifade ediyorlar.
“Anayasa hukukçusu” Prof. Dr. Serap Yazıcı’nın gündeme taşıdığı “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ile ilgili bilgi verirken şöyle demiş:
“Parlamenter sistemin önemli özelliklerinden biri, hükümetin gerek göreve başlarken gerekse görevde bulunduğu süre içinde meclisin güvenine tâbi olması. (...)
Önerdiğimiz model, yetkisiz bir cumhurbaşkanlığı makamıyla yetkili bir bakanlar kurulunun birlikteliği esasına dayanan; böylece hem kamu hukukunun temel prensiplerine uyan hem de istikrarı teşvik eden bir model. Modelimizde parlamentarizmin avantajları mevcut. Bu sistemin en tipik dezavantajı olan istikrarsızlığı önleyecek mekanizmalar var. Bütün bunların neticesinde önerdiğimiz model, güçlendirilmiş parlamenter sistem. Ayrıca hazırladığımız öneride yasama organının yetkilerini güçlendiren, böylece sistemin temsil vasfını belirginleştiren usûller mevcut. Meclisin temsil yeteneğinin arttırılması, meclis çalışmaları sırasında muhalefet partilerinin etkinliklerinin arttırılması; böylece demokratik çoğulculuğun güçlendirilmesi, önerdiğimiz modelin özellikleri arasında. Bu özellikler bir yandan demokrasiyi güçlendirirken diğer yandan kuvvetler ayrılığı ilkesinin gereği olarak fren ve denge mekanizmaları yaratmakta. Böylece bugün olduğu gibi dışlayıcılık esasına dayanan çoğunlukçu bir yapının doğmasını önlüyor. Önerimizin tüm unsurları ve içerdiği yenilikler parlamentarizmi güçlendiriyor.” (Konuşan: Cihat Arpacık, indyturk.com, 7 Mayıs 2021)
Mevcut sistemin tıkandığı hususunda ittifak var sayılır. Bakalım Türkiye ‘konuşa konuşa ve tartışı tartışa’ uygun sistemde karar kılabilecek mi?