Hekim HİPOKRAT diyor ki: “Sağlığını koruyarak, sağlıklı hayat yaşamak isteyen, yemek yerken kendini doyurmamalı ve hareketsizlikten sakınmalıdır. Yemekten sonra, kısa bir süre dinlenmelidir.” GALEN (Calinus) ise, “Mevsimine uygun bitki yağları ile vücuda masaj yapılması, vücudu ve cildi yumuşatır. Uygun gıdaları iştahla yemeli, yemekten sonra midenin, yemekleri karıştırıp sindirimi başlatması için, yavaş ve yorucu olmayan bir yürüyüş yapılmalıdır. Uyuyacak olursa, sağ tarafı üzerine uzanmalıdır. Yemekten hemen sonra su içilmemeli, zira sindirim fonksiyonunun bozulmasına sebep olur. Gece susayanın su içmemesi, içmesinden daha uygun olacaktır. Yemekten önce banyo yapmak, vücudu atıklardan temizler. Yemekten sonra banyo yapılması, karaciğer kanallarında tıkanmalara sebep olur. Akşam yemeğini alışkanlık haline getirenler, güneş batmadan önce sindirimi kolay ve hafif gıdalardan yemelidir. Ağzına mide asidi gelenlerin (REFLÜ), sıcak su içtikten sonra, az miktarda yudumlayarak, SEKENCEBİN içmeleri, rahatlamalarına vesile olacaktır. Sıcak içecekler vücuda fayda sağlar. Aşırı yorgunluk, sıkıntı ve stresten sakınmak, organizmanın yıpranmasına engel olur. Zaten birçok hastalığın sebebi KARAMSAR DÜŞÜNCELER, VESVESE, evhâm ve stresten kaynaklanmaktadır.

Sağlıklı yaşamanın en önemli bir kuralı da, mevsimine göre düzenli ve uyumlu gıdalarla sağlanan beslenmedir. Gıdaların bollaştığı yaz mevsiminde, midenin fazla gıdalarla doyurularak, yorulmasından sakınılmalıdır. Yüksek enerji kaynağı gıdalardan uzak durularak, serin ve ferahlatıcı yemekler tercih edilmelidir. Özellikle piliç etinin, arpa unu ve peynir suyu ile terbiye edilerek, koruk suyu, elma suyu veya erik suyu ile pişirilirse, sindirimi kolay nefis bir gıda olur. Serinletici taze baklagillerin yenmesi, sindirim sistemini dinlendirecektir. 

Buna imkân bulamayanlar zeytinyağı, sirke, hindiba, bakla, salatalık ve benzerlerinden faydalanabilirler. Süt çeşitlerinden sakınarak, nar suyu içilmesi daha uygun olacaktır. Banyoda ılık su ile yıkanarak, uzun süre kalınmamalıdır. Banyodan çıkarken ayak ve bacaklara soğuk su dökülmelidir ki, banyonun nemi vücudun içinde hapsedilmiş olacaktır. Vücuda menekşe veya nilüfer yağı ile masaj yapılması, dinlendirici ve ferahlatıcı bir etki sağlayacaktır. KABIZLIĞA yatkın bağırsakların yumuşatılması için sarı halile, kuru menekşe veya demirhindi çaylarından faydalanılır.

Aristotales’in görüşüne göre, insan duygularıyla canlı, aklıyla düşünebilen, gıda ve hareketle de gelişen bir varlıktır. Bu faaliyetler sonucu, neslin devamı da gerçekleşir. Vücudun gelişmesi gıda ile sağlandığı gibi, gıda ile de neslin devamına şevk gelir. Gıda vücuda alınıp, sindirildikten sonra, meyve ağaçlarıyla, sebze fidanlarının ihtiyacı olan maddeler, iplik gibi ince kökler aracılığıyla nemli topraktan gönderildiği gibi, her organın ihtiyacı olan maddeler, hiçbir karışıklığa sebep olunmadan, ölçülü ve dengeli miktarlarda gönderilir.

Hekim Hipokrat, sağlıklı hayatla ilgili görüşlerini anlatırken, “İnsanlar, zamanımızda taam taam üstüne yemeklerle ve ihtiyaçlarından fazla gıda almalarıyla bazıları helâk oldular. Sindirimi zor olan gıdalara, kuru-yaş, tatlı gibi gıdalar karıştırıldığında bunların bir kısmı sindirilirken, diğerleri sindirilmeden kalır. Bunun sonucu organizmada birçok hastalık baş gösterir. En sağlıklı beslenme, çok çeşit karıştırmadan, ihtiyaç miktarı yenen yemekle sağlanan beslenmedir; buna da ASLANLARIN YEMEĞİ adını veriyoruz. Beslenmenin dört kuralı bulunmaktadır. Birincisi, beslenmenin zamanı, ikincisi, gıdanın yoğunluk derecesi, üçüncüsü, miktarı, dördüncü olarak da, gıdaların birbirine uyumudur. Bir yemeğin sindirimi tamamlanmadan, ikinci bir yemek yenmemelidir. Sindirimi kolay ve yumuşak gıdalar önce yenir, zira bu gıdalar sindirimi güç ve katı gıdalardan önce sindirilir. Gıdanın miktarı, vücudun ihtiyacı kadar, zorlamadan ve iştahı seviyesinde olmalıdır. Gıdalar arasındaki uyum ise, vücudun mizacına uygun ve sağlık durumuna destek verecek gıdalara dikkat edilir. Hastalıklara karşı, organizmanın güçlendirilmesi için, güzel ve sağlıklı gıdalarla beslenmenin devam ettirilmesi ve organizmanın zararlı atıklardan arındırılmış olmasına da, önem verilmelidir.

Hipokrat’ın hasta tedavisindeki prensiplerinden önde geleni hekimin, hastalığı kesin teşhis etmeden ilâç vererek tedaviye başlaması uygun olmadığıdır. İnsanlar arasında, bir hastalığın yayılarak artması gıdalardan kaynaklanmayıp, havanın fesadıyla ilgili olduğu bilinmelidir. Bunun için; havanın kirletilmemesi ve ıslah edilmesi değişmez bir kuraldır. Beyin sağlığı için temiz havanın en önemli desteği sağladığı unutulmamalıdır. Mevsim geçişlerinde havaların soğuktan sıcağa, sıcaktan soğuğa değişmesi birçok hastalığın sebebidir. Allah-û Zülcelâl-i vel İkrâm (cc), mevsim geçişlerini mutedil bir şekilde takdir ederek, insanların perişan olmamasını hikmetiyle murad etmiştir. Hipokrat’tan bu güne kadar, pandemilerde temiz havanın ve ekolojik dengenin önemi bilindiği halde, günümüzdeki endüstriyel ve teknolojik faaliyetler sonucunda, atmosfer ve OZON TABAKASI ile birlikte, bütün çevre ve eko-sistem tahrip edildiğinden, dünyamızda bulaşıcı hastalıklar ve pandemiler ard arda değişerek yayılıyor. Çevreye ve ekolojik dengenin bozulmasına ilgisiz kalındığı sürece, insanlığın hastalıklarla boğuşması devam ederken, gezegenimizdeki huzuru da tamamen kaybedecektir.

SAĞLICAKLA KALIN.