"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

70’li yıllara özlem var!

Furkan Demir
24 Haziran 2011, Cuma
Öze dönüş yazıları - 1
Yanlış anlaşılmasın, 70’li yıllardaki hizmetlerde bulunmuş değilim. Zira her şeyden önce buna yaşım müsaade etmiyor. Ama bizim neslimiz o yıllardaki hizmetleri dinleyerek büyüdü. Hani bazen bahsederler ya “Ben senin yaşındayken…” diye. Bizim neslimiz de böyle büyüdü. “Biz sizin yaşınızdayken şöyle hizmet ederdik, böyle koştururduk…” diye. Bize şevk olsun mahiyetinde geçmiş günlerde kalan hizmetler, “Fani kubbede bırakılan hoş bir sada” olarak anlatılır. Yazacaklarım ise bu hizmetkârların sıfatlarından bir demet sunmak sadece.
Yetmişli yıllar, ekilen Nur tohumlarının filiz verdiği dönemler. Belki de ilk meyveleri. Bir ağacın en iyi meyvesi ise verdiği ‘ilk’ meyvedir, derler.
Yetmişli yıllarda yolculuk yapanlar…
Marşsız ve ilâhisiz yola çıkamayanlar, “Kör dünyanın göbeğine hak yol İslâm” yazacaklar.
“Üç kişi otobüs ile seyahat edecek olsak, birimiz önden, birimiz ortadan, birimiz de arkadan bilet alırdık ki dâvâmızı bütün otobüse yayalım.” diyenler...
Yetmişli yıllarda müfritane irtibat sağlayanlar…
Ayrılığın içinde gayrılığın olmadığı zamanlar... Birisinin şarkta diğerinin garpta olmasının fark etmediği yıllar... Üstelik telefonun, internetin bile kolaylık sağlamadığı zamanlar... Özleyince başka vilayetteki kardeşlerini doluşup bir araca düşünmeden gidenler... Derse ise, karda kışta yürüyerek gelenler…
Yetmişli yıllardaki fedakârlar…
Dershane almadan ev alamayanlar, medreseye eşya almadan evini döşemeye vicdanı el vermeyenler... Gidecek bir araç yoksa hizmete, o cemaattekilerin de aracının olmadığının anlaşıldığı yıllar... Dershaneye evden bir yiyecek gelecekse en güzelinden ayıranlar... Hizmette “Olmaz, yapamayız” ifadelerini lügatinden kaldıranlar...
Yetmişli yıllarda okuyanlar…
Senede en az bir kere Külliyatı devredenler... Hanesinde çoluk çocuğuyla hep beraber ders programı yapanlar... Ders günü misafir kabul etmeyenler... Kendini dünyada misafir kabul edenler... Okuyamamaktan korkanlar, gece uykusu kaçanlar... “Bugün kaç kişiye daha okuturum?” diye halisane düşünenler... Okuduğunda var olanlar, varlığını bulanlar... Okumadığında ise kendi içinde kaybolanlar…
Yetmişli yıllarda çalışanlar…
Derse gelirken mesai arkadaşını da yanına alanlar. Yanında birini getiremeyince kendini yok sayanlar... Çalıştığı yerde numune-i imtisal olanlar...
Yetmişli yıllar…
Siyasî entrikaların, içtimâî fitnelerin uhuvveti bozmaya, ihlâsı kaçırmaya, enaniyete sebep olamadığı yıllar... Gıybet nüfuz ederse sohbetlerine bir aşir okuyup, günahı dağıtanlar... Hizmette canını ve malını yıllarca veren isimsiz kahramanlar... Hiddet yerine hürmet, itiraz yerine yardım edenler...
Velhasılı kelâm bu yazıyı okuduktan sonra şekva değil, şükür kabilinden sayanlar... Bunca hamiyet ve himmeti okumakta gizli tutanlar...
***
Okumak, okumak, dem ve damarlarına ilişinceye kadar okumak... Okumaktan yorulunca ne okuduğunu okumak...
Geleceğe yön vermek için geçmişi okumak... Nesl-i cedidi bulmak için geleceği de önümüze koymak...
Evet, yetmişli yılların isimsiz kahramanlarının hayatta olanları hâlâ içimizde yaşıyor.
Asıl olan bizim içimizde kimin yaşadığı...
Ve yaşaması için neleri verdiğimiz, nelerden vazgeçtiğimiz...
Okunma Sayısı: 1194
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı