"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zülfi Livaneli ve Risale-i Nur

H. Muharrem OKUR
11 Temmuz 2020, Cumartesi
Risale-i Nur eserlerini okuyup etkilenen, 19. yüzyıldan günümüze çok sayıda insan vardır. Onları yazmaya kalksak kaç sayfa tutar bilemiyorum.

Zülfü Livaneli: Said Nursî çok zeki bir kişi

Cemil Meriç, Prof. Şerif Mardin, Prof. Ayhan Songar, Ömer Nasuhi Bilmen ilk aklımıza gelen örneklerden.

Ömer Zülfü Livaneli’nin de bir dönem Risale-i Nurlar’ı okuyup etkilendiğini, çeşitli zamanlarda okumuştum ve etkilenmiştim. Yakın bir zamanda konu tekrar gündeme gelince, hatıralarını yazdığı ”Sevdalı Hayatım” adlı kitabını aldım, okuyorum. Yaşadığı hatıraları kitaplaştırmış. Sizin de ilginizi çekecek bir bölümü var; Bediüzzaman Hazretleri ve Risale-i Nurlar’ın kendi dünyasına etkilerini anlatıyor bu bölümde...

Gençlik yıllarında tanıdığı birkaç gencin kendisine Risale-i Nur Külliyatı’ndan eserler ve Asa-yı Musa’yı hediye ettiklerini anlatan Zülfü Livaneli’nin Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nurlar ile alâkalı yazdıkları: 

“Birçok kelimeyi anlamakta güçlük çekmeme rağmen yeni bir fikir ediniyordum. Kitaplar ilginç ve ateşli bir üslûpla yazılmıştı, yazarın bambaşka bir Türkçe anlayışı vardı. Doğrusu kitaplarda bir edebiyat tadı bulmuştum. Öylesine hırslı, kuvvetli bir üslûptu ki, ister istemez etkileniyordunuz. İlkokul yıllarında dedemin sıkı dini eğitiminden geçmiş olduğum için terminoloji bana yabancı değildi.

“İlk okuduğum bölüm kader kavramı ile ilgiliydi. Eğer insanın kaderi alnına yazılmışsa, uğraşmasına ne gerek var sorusu soruluyordu. O zaman insanoğlunun işlediği günahın da, sevabın da Allah’a ait değil miydi? Bu soru beni müthiş ilgilendirmişti. Çün hem varoluşçuluk felsefesinin temel sorusuydu, hem de Balzac aynı soruyu öğretmenine sormuştu.

“Said-i Nursî adlı yazarın yorumu ve cevabı ilginçti: Ay tutulmasını örnek gösteriyordu, insanlar Ay’ın hangi tarih ve saatte tutulacağını bilirdi, ama bilgi, insanların Ay tutulmasına neden olduğu anlamına gelmezdi. Ay, kendi kuralları ve tâbi olduğu disiplin gereğince tutulurdu, biz sadece bunu önceden bilirdik. Kader de aynı biçimdeydi. İnsanın kaderi davranışına bağlıydı. Ne var ki bu Tanrı katında önceden bilinirdi. Alın yazısı denilen şey buydu.

“Bu bölümü okuduktan sonra kavaklıktaki ince esintide gözlerimi kapatıp düşündüm. Bu kitapları yazan ne kadar zeki bir kişiydi. Sanki Balzac’la, Kierkegaard’la, Camus’yle polemiğe giriyor, aynı konuları irdeliyordu; doğrusu çok da mantıklı bir cevap veriyordu. O gece sabaha kadar bana verilen bütün Said Nursî kitaplarını okudum. İrade-i Külliye ve irade-i cüziye bölümü benim cevap aradığım birçok soruyu aydınlatıyordu. Ertesi gün gençlerle gene buluştuk. Kitapları çok beğendimi söyledim. Sevindiler, bana yeni kitaplar verdiler. Onları okudum. O yaz Said-i Nursî’nin kitapları ve düşünceleri epeyce ilgilendirdi beni...”

Okunma Sayısı: 24721
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Atak Cebecili

    20.7.2020 20:36:59

    Bazı yazıları okumakta geciktim, ama bir kenara arşivlemiştim. Okumaktan büyük zevk ve şevk aldığım bir yazı oldu, Muharrem Kardeşimin yazısı. Yazı aynı zamanda Hatıralar’ın ne kadar önemli olduğunu gösterdi, bir daha. Ayrıca, Zülfü Livaneli’yi bir defa daha tanımış olduk. Bir diğer husus ise, Livaneli ile, Hz. Üstad, Kader, Okuduğu Risaleler ve Risâle-i Nurlar ve Dili konusunda ilk fırsatta bir röportaj yapılması gerekliliğinin ortaya çıkmasıdır. Herkes bu konuyu kendine görev bilmelidir.

  • Abdurrahman TOPAL

    11.7.2020 21:34:20

    Kırmızı kitapların bir şekilde, herkese ulaştırılması gerektiği anlaşılıyor.

  • Metin Akalın

    11.7.2020 08:28:35

    İran'lı şarlatanın "Şeytan Ayetleri" kitabını provakasyon olsun diye ateist Aziz Nesin'in çevirisini, kendisinden izinsiz Aydınlık gazetesinde yayınlayan Doğu Perinçek'e ve Aziz Nesin'e yönelik olarak Zülfü Livanelli'nin cümlesi vardı. "Sizler milyarlarca seveni bulunan İslam peygamberine hakaret etme hakkınız yok." diye. Şimdi anlaşılıyorki Zülfü bey 'kırmızı kitapları' okumak nasib olmuş. Birde çay'ını içseydi ne olurdu. Her zaman olduğu gibi, Allah eserleri okuyanları zayii etmiyor vesselam. Yazara çok teşekkür ederim bu yazıyı yazıp bizi haberdar ettiği için. Devamlarını beklerim...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı