Bir kalabalığa girdiğimde en çok çocuklar ve anneleri dikkatimi çekiyor. Annenin psikolojik ruh hali, çocuğa yaklaşımı ve çocuğun genel profili.
Kendimi onları izlerken buluyorum. Annelerin toplum içinde söyledikleri sözler onların zihninden geçen düşünceleri yansıtan gizli bir anahtar oluyor. Kelimeler, zihin kapılarını bana aralıyor. İçeriye giriyorum; doğru olan düşünce ve duygularını onlara telkin ediyorum; çoğu zaman da dua ediyorum.
Yeni doğum yapan bir arkadaşımız var. Bebeğini dört gözle bekledikten sonra bebeğini görünce onu kabullenmeye çalışıyor. Çünkü bebeği eşine ve kayınvalidesine benzediği için kendine benzemediği için, onunla görüştüğümüzde bana şunu soruyor: “Nasıl değişmiş mi?” Ben ise bu soru karşısında “Evet, büyümüş çok tatlı olmuş maşaallah” diyorum. Bu konuda şöyle düşüyorum: Bence anneliğin en önemli duygusu; bebeğini ve yaşayacaklarını en baştan kabul etmen ve sevgiyle onaylaman. Çünkü o yavrucağına sana Cenab-ı Hak (c.c) nasip eyledi. Yüzde kaç ihtimaller içerisinde bebeğine can verdi. İster esmer olsun ister sarışın olsun yeter ki güzel ahlaklı olsun, kişilik sahibi tertemiz gözaydınlığı nesil yetişebilsin. Yavrularımızın canı sağolsun; açlık, yorgunluk, uykusuzluk hepsi gelir ve geçer yeter ki bizler iman gözlüğü ile hikmet nazarı ile bakabilelim ve etrafa annelik nur enerjisini yayalım.
’Cenab-ı Hak, mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir’ (Enfal, 8/28) buyurmuyor mu? Meşakkat alameti makbuliyettir düsturu ile çocuğumuz vesilesi ile bizlere öyle güzel penceler açılıyor. Yeter ki biz gelişmek isteyelim. Yeter ki kendimize zaman ayırabilelim ve gücümüzü toplayabilelim. Her bebeğin gelişimi her çocuğun mizacı kendine özeldir. Kesinlikle başka arkadaşların çocuğuna bakıp kıyaslama yapmayalım. Kendimize adapte olup gelişelim ve çocuğumuza etkin zaman ayıralım. Bilinçli annelik, bilinçli ebeveynlik yolunda ilerleyebilmek için sorduğumuz soruları doğru kaynaklardan beslenelim.
Diğer bir konu da annelerin çocuklarına sesleniş şekilleri benim çok dikkatimi çekiyor. Gözlemlediğim kadarıyla en çok ‘aşkım’ kelimesini söylediklerini duydum. Psikolog uzmanlara göre çocuğa ‘aşkım’ kelimesinin kullanılması onların benlik algısını ve cinsel gelişimini olumsuz yönde etkileyebildiğine dikkat çekiyor. “Annemin aşkı kim?” sorusu ile çocuk aile içinde rolünü bulmaya çalışıyor. Çocuğumuzun gözlerine bakarak ismiyle hitap etmek en doğrusu.
Efendimiz(Asm) bu konuda nasıl davranırdı? Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimiz’in (asm) mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarının arasına alır, sever ve öperdi. Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı. Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü. Çocuklara arkadaşça konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğütler verirdi.
Dikkat çeken diğer bir konu da, okula giderken ya da okul çıkışı çocukların çantalarını anne ya da babalarının taşımasıdır. Bu doğru mu sizce? Bu konuda ne düşünüyorsunuz bilemiyorum fakat bu durum beni oldukça düşündürüyor. Bence çocuklarımız çantalarını kendileri taşıyabilir onların zorlandığı noktalarda yüklerini azaltabiliriz. Biz anneler kendimize şöyle bir profil çiziyoruz. Çocuklar döker, annesi toplar, temizler. Hayır öyle değil, olmamalı da. Çocuk, kendi sorumluluğunu bilmeli; döktüğü yerleri kendi silmeli.
‘Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir’ sırrına mahzar olabilmek duası ile.