Aşk-ı siyaset ile alude olan bu dostlar belki de farkına varmadan partiye hizmeti dine hizmet sayarak Yeni Asya’nın seviyeli tenkitlerine tahammül etmiyorlar.

Yeni Asya’ya haksız keyfi uygulamaları siyasî iktidarın yapması yetmiyor gibi güya siyasetten uzak durduklarını iddia eden bu çevrelerin Yeni Asya’ya saldırılarda bulunmaları neyin ifadesi acaba?

Doğru yanlış ayırımı yapmadan, faydalı zararlı farkı gözetmeden mevcut iktidarın her yaptıklarını, ‘bu iktidar asla yanlış yapmaz’ mantığıyla alkışlamayı alışkanlık haline getirenler elbette Yeni Asya’nın hakperest duruşunu idrak edemez.

Halbuki Üstad Bediüzzaman’ın: “lisan-ı siyasette bazen lâfız mananın zıddıdır” teşhislerini hısım bildiğimiz hasımlarımız dikkate alsalar, siyasilerin ağızlarından çıkan kulağa hoş gelen söz ve beyanların kalbe girmesine yol vermez, akıl süzgecinden geçirselerdi. Belki o zaman Yeni Asya’nın tavır ve tercihlerinin haklı olduğunu görüp yaptıkları yanlıştan vazgeçerlerdi.  

Yine Üstad’ın; “riyaset-i şahsiyenin katiyen aleyhindeyim...” diyerek kesin bir dil ile reddettiği halde; her türlü suistimale açık tek adamlı sistemle ülkeyi idare etmeyi tercih edenlere bilerek destek vermezlerdi.

Anlaşılan siyasî iktidarın; “ya bendensin; ya düşmansın” mantıksız anlayışıyla kendileri gibi düşünmeyenleri hain diye damgalamakta bir beis görmüyorlar. Partiye aşık olan taraftarları da siyasî tercihte farklı düşünen, Yeni Asya’nın yaptığı samimî makul, tavsiye ve ikazlarına tahammül etmeyerek, hemen tepki gösteriyorlar maalesef.

Kaldı ki beraber yola çıktıkları kurucu kadrolarını yolda bırakarak, yola “Ya sev, ya terk et” diyen bir anlayışa sahip malûm partiyle devam etmekte olan sözde dine hizmet edeceğiz diyen iktidarın on dokuz yılın sonunda geldiği yeri ve kimlere hizmet ettiğini bazı dostlarımız görebilme basiretini gösteremese de Yeni Asya bu basireti gösteriyor. 

Onlar görmek istemese de Yeni Asya’nın samimî ve seviyeli tenkit ve tavsiyeler yapması hepsinin menfaatinedir.