"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Selâm ve selâmlaşma

Hüseyin Şahin
29 Temmuz 2025, Salı
Özellikle şahsî hayatımızda ve tecrübelerimizde selâmlaşmanın ne kadar esaslı bir insanî vasıf olduğunu görebiliriz.

Söz gelimi, iş yerine daha önce varmışsak, bizden sonra gelenlerin selâm vermesinden memnun olur, selâmsız geçip yerine oturanı yadırgarız. Aynı şekilde çarşıda, pazarda ve sokakta tanışık olduğumuz dostlarımızla selâmlaşırsak içimizden sevinir, şayet selamlaşmadan geçersek kendimizi iç muhasebesine çekeriz…

Selâm verdiğimizde karşımızdaki insana ilgimizi ve nezaketimizi gösteririz. Onlar da bize karşılık verdiklerinde aynı güzel duyguları paylaşmış oluruz. Bu durum hem bizim hem de onların mutlu olmasını sağladığı gibi, aramızdaki sevgi ve dostluk bağlarının artıp, eksilmemesine de yardım etmiş olur.

Selâmlaşma, Müslümanların birinin diğerine “Selâm sizin üzerinize olsun, Allah sizi her türlü bela ve kazadan korusun” anlamına gelen “es-Selâmü Aleyküm/ Selâmün Aleyküm” diyerek hayır duada bulunması; diğerinin de “Ve Aleykümü’s Selâm/ Ve Aleyküm Selâm” diyerek aynı dua ile karşılık vermesidir.

Dolayısıyla selâmlaşan kişiler birbirlerine emniyet telkin eder, tehlikeli bir durumun olmadığı, ifade ve taahhüt etmiş olurlar.

Peki, bu “insanî özellik” büyük insanlık olan İslâmiyet’te nasıl bir temele oturuyor, diye baktığımızda, çok zengin bir tablo ile karşılaşıyoruz. İslâm’a göre, her şeyden önce, “selâm” Allah’ın bir ismi yani niteliği olarak takdim ediliyor (Haşr: 23) Kur’ân-ı Kerîm’de kırk dolayında yerde “selâm” kelimesi geçiyor. Resul-i Ekrem (asm) birçok hadisinde insanları selâmlaşmaya teşvik ediyor, bunun bazı “adab”ına işarette bulunuyor. Yani temel bir insanî özellik olan selâm ve selâmlaşma İslâmiyet’te dallanan, budaklanan, gelişen bir muhtevaya bürünüyor.

Meselâ, bir ayet-i kerîmede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Size birisi selâm verdiği zaman ona daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır” (Nisa: 86). 

Başka bir ayette ise, “Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere geldiğinizde, izin almadan ve ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır…” (Nur: 27) buyruluyor.

Resulullah (asm) bu hususta birçok tavsiyede bulunuyor. Meselâ bir hadisinde, kendisine, “Allah katında en güzel amel hangisidir?”, diye sorulduğunda şöyle cevap veriyor: “Yemek yedirmen, tanıdığın tanımadığın herkese selâm vermendir” (Buharî, İman, 20).

Bu birkaç örnek bile her insanî özelliğimiz gibi selâmlaşmayla ilgili özelliğimizin de “büyük insanlık olan İslâmiyet’te nasıl geliştirildiğini, genişletildiğini ve esaslı temel ve ahkâma bina edildiğini görmeye yeter olmalıdır.

Selâm olsun, insanlığındaki selâmlaşma özelliğini İslâm tarlasında sulayıp olgunlaştıran bahtiyarlara!

Okunma Sayısı: 425
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı