Sözlükte “acımak, merhamet etmek, yufka yüreklilik, şefkat, lütuf” gibi anlamlara gelen rahmet, terim olarak “şefkat edip iyilikte bulunma, merhametle muamele etme” demektir. Allah’a izafe edildiğinde “O’nun insanlara ve bütün mahlûkata sonsuz merhameti ile muamele etmesi” mânâsına gelir.
Kur’ân-ı Kerîm’de “rhm” kökünden kelimeler fiil kalıbında 120’ye yakın âyette, doğrudan “rahmet” kelimesi ise 114 âyette geçmektedir. Bunların büyük çoğunluğunda rahmet Allah’a izafe edilmekte, bir kısmında da Tevrat’a, Kur’ân’a, Hz. Peygamber’e (asm) ve insanlara nispet edilmiştir. Şu âyette Allah’ın rahmetinin her şeyi kuşattığı ifade olunmaktadır: “…Rahmetim her şeyi kuşatmıştır. Onu bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.” (A’râf 9/156) Şu âyette de Allah’tan rahmetini talep etmemize değinilmektedir: “De ki Rabbim, bağışla, rahmet eyle! Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın” (Mü’minûn 23/118). Şu âyette ise Kur’ân’ın rahmet olduğu ifade olunmaktadır: “Biz Kur’ân’dan mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyleri indiriyoruz.” (İsra 17/82) Şüphesiz âlemlere “rahmet” olarak gönderilen de Hz. Muhammed (asm) olup şu âyet onun çok merhametli olduğunu belirtmektedir: “…O (Peygamber) size çok düşkün, mü’minlere karşı da şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe 9/128)
Allah’ın “kelâm” sıfatından gelen Kur’ân-ı Kerîm, O’nun rahmet sahibi olduğunu dile getiren âyetlerle dolu olduğu gibi, “kudret” sıfatından gelen kâinat kitabı da O’nun sonsuz rahmet ve merhamet tecellileri ile doludur. Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin ifade ettiği üzere, “Şu hadsiz kâinatı şenlendiren bilmüşahade rahmettir; bu karanlıklı mevcudatı ışıklandıran bilbedahe yine rahmettir; ve bu hadsiz ihtiyacât içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye eden bilbedahe yine rahmettir…” (Lem’alar, 14. Lem’a, s. 108)
Rabbimiz, sonsuz rahmetine mazhar kılarak hepimize dünyada huzur içinde yaşamayı, ahirette de ebedî saadete nail olmayı ihsan etsin. Amin.