Tek adam rejimleri ve onların otoriter liderleri, tek başlarına aldıkları yanlış karar ve uygulamalarıyla hem ülkelerinde hem dünyada dehşet uyandırmaya devam etmektedirler.
Onların ordularıyla komşularına savaş açmaları ve başka ülkelerin içişlerine müdahale ederek orada silahlı operasyon yapmaları, kendilerini tehlikede gören komşu ülkelerin gereğinden fazla silahlanmasına sebep olmaktadırlar.
Irak’ın tek adam rejimi lideri Saddam Hüseyin, bir görüşe göre İran – Irak savaşı sebebiyle borç batağına saplanınca, komşusu Kuveyt’in petrollerine göz dikmiş, 1990’da ordusuyla orayı işgal etmiştir. Saddam’ın bu hareketinden endişeye kapılan Körfez Arap Ülkeleri, o dönemde yüz milyarlarca Dolarlık silah satın almaya yönelmişlerdir.
İran’ın, Yemen’e devrim ihracı için oradaki Husîleri, yönetimi ele geçirmeleri gayesiyle silahlandırması ve savaşa teşvik etmesi, Şiî kuşatmasına maruz kaldığını zanneden Suudî Arabistan’ın, ABD ile yüz milyarlarca Dolarlık yeni silahlar satın alma anlaşmaları yapmasına yol açmıştır.
Son olarak Rusya’nın despot lideri Vladimir Putin, Ukranya’ya savaş açması ve ordusuyla orayı işgale girişmesinin dehşetli sonuçları olmuştur. Onun şerrinden korkuya kapılan ve komşusu olan bir kısım Baltık ülkeleriyle Orta Asya devletleri gibi birçok devlet, silahlanmaya yönelmiştir.
Finlandiya gibi Baltık ülkeleri, pek orduları olmayan, devlet kaynaklarının ülke nüfusunun refahına harcayan devletlerdir. Ukrayna’nın işgal teşebbüsü, bu devletleri gelirlerinin önemli bir kısmıyla ordu kurarak silahlanmaya yönelteceği tahmin edilmektedir.
Halbuki aşırı güvenlik ve silahlanmaya yatırılan yüklü meblağlar, halkların refah standartlarının yükseltilmesine, genç kuşakların eğitim projelerine, daha temiz, sulh ve huzur içinde yaşanabilir bir dünya kurulmasına harcansa ne kadar iyi olurdu.
Ülkelerin silahlanma yarışı insanlık için çatışma, gerilim, huzursuzluk demektir. Bu iş, savaşı netice verirse telafisi çok zor can ve mal kayıplarına yol açar.
Başta ABD ve Rusya olmak üzere silah üreticisi devletler, silah satışından büyük kârlar sağladıkları muhakkaktır. Ancak ülkeleri silahlandırarak ve birbirleriyle savaştırarak kazanılan paraların, silah tacirlerine hayır getirmeyeceğini düşünüyorum.
ABD ve Rusya’nın her yıl bu silah ticaretinden elde ettikleri trilyonca dolarlık kazancı, İlahî adaletin bir cezası olarak maruz kaldıkları dehşetli sel, fırtına ve kasırga gibi tabiî afetlerde daha fazlasını kaybettiklerinin belki farkında değildir.
Son söz: Dünya kamuoyu, ülkelerini ve komşularını ateşe atan otoriter liderlere karşı cesurane ortak demokratik tepki vermeleri gerekmektedir.
Bu liderlerin ülkelerinde ve dünyada kalabalıklar tarafından protesto edilmeleri belki diğerlerine ibret olur.