Bu zamanda en önemli sınav, yâni imanlı ölme sınavını kazanabilmektir.
Çünkü, îman etmek kolay, îmanı korumak ve îmanlı ölmek elde ateş korunu tutmak gibi zordur. Âhir zamânın bid’alarına tarftar olmadan ve süfyanizmin câzibedar ve kebâirli fitnelerine kapılmadan yaşamak müşkilleşmiştir. Maddiyyunluk tâunu ile tiryâkileşenlerin, kırkta biri ancak imanlı ölme sınavında başarılı olabiliyor. Bu bakımdan en önemli sınav, sınavların şâhı ve pâdişahı olan imanlı ölme sınavıdır. Zîrâ Kur’ân’ın ve nebîmizin en çok üzerinde durduğu konu îmandır. Îman, tevhid ve ihlastır. Kur’ân’da en çok hitap îmanla başlar. Hattâ bir âyetin emri: “Ey îman edenler, îman ediniz!” şeklindedir.
Lût peygamberin hanımı, Nûh peygamberin hem oğlu ve hem de hanımı îmansız öldü.
Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve selleme inanıp müslüman olan ve vahiy kâtipliği yapan biri bile mürted oldu. Sonra da Hıristiyan oldu ve kaçıp Hıristiyan bir guruba katıldı. Hıristiyanlar bu adamı çok yüksek makamlara çıkardılar. Bu mürted, “Muhammed bir şey bilmez. Yalnız benim kendisine yazdığım şeyleri bilir” diyerek aleyhte konuşmaya başladı. Ve aradan çok bir zaman geçmeden Allah onu kavmi içinde boynunu vurdurup öldürdü. Hıristiyanlar defnettiler. Fakat sabah olunca gömüldüğü yer onu dışına attı. Hıristiyanlar, “Bu Muhammed ile Ashâb’ının işidir. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin kefenini soydular ve onu meydanda bıraktılar, diye iftira ettiler. İkinci defa çok derin bir çokur kazıp defnettiler. Sabah olunca baktılar ki, yine toprak dışarı atmış. Hıristiyanlar yine aynı iftirayı ettiler. Üçüncü defa güçleri yettiği kadar çok derin bir çukura gömdüler. Sabah olunca yine toprağın dışında gördüler. Bu defa iftirayı bırakıp, bunun insanlar tarafından yapılmadığını anladılar ve cesedi açıkta bıraktılar. (T.S.Ter.c.9.no.1477)
Îman, îman hizmeti, istikâmet, ihlâs, sebât, metânet, sadâkât, sabır, şükür, şefâat, Kurân ve sünnet üzere kalınız.