''Terör örgütü propagandası” iddiasıyla yargılandığımız davanın önceki safahatında Çizerimiz İbrahim Özdabak’a verilip istinaftan dönen mahkûmiyet kararındaki “delil”lerden bazıları şunlardı:
* Mektup zarfı üzerinde cezaevinde olan kadın bir şahsın ve iki bebeğin resmi yapılarak “Tutuklu, hamile kadın ikiz bebeklerini kaybetti,” “Zindandan cennete mektup;”
* Temizlik yapan bir şahsa ait elin resminin ve bir bayan şahsa ait resmin yer aldığı karikatür yanına “İhraç edilen kadın savcı evlere temizliğe gidiyormuş”, “Siz bizim davalarımıza bakan savcı değil miydiniz?”
* Parmağını emen küçük bir bebek resminin üzerine “Gözaltında 17 gün, yeni doğmuş bebeğe anne sütü verdirmediler...”, “De ki Rabbim adaleti emretti. A’raf Suresi 29. ayet;”
* “Down sendromlu bebeğin annesini de tutukladılar” yazısının altına, Ayşe Sena isimli küçük bir kız çocuğunun resminin yanında “Annemsiz yaşayamam;”
* Cezaevi önünde ağlayan küçük bir kız çocuğu ile dedesinin resmedildiği karikatürün üzerine “Kimseler görmedi, 5 yaşındaki torunumu kimliği yok diye babasıyla görüştürmediler” şeklinde yazıların yer aldığı karikatürlerin yayınlandığı ifade edilerek,
“Söz konusu karikatürlerin içerdiği yazı ve resimlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinde, bu şekilde silahlı terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ve övecek, aynı zamanda bu yöntemlere başvuruyu teşvik edecek şekilde propagandasını yaptığı, söz konusu karikatürlerin açık, somut ve yakın tehlike olduğu, aynı zamanda ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla...” diye devam eden kararda, öngörülen cezayı ağırlaştıracak ilaveler de eklenmişti.
Bu süreçte zindanlara tıkılan masum bebeklere dikkat çekmek için çizilen karikatürlerden dahi “terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit yöntemlerini övecek ve bu yöntemlere teşvik edecek propaganda yapıldığı” sonucu çıkaran ve mahkûmiyet kararını bu “delil”lere dayandıran bir değerlendirme...
Ama bu değerlendirme istinafta kabul görmedi, gösterilen gerekçelerin mahkûmiyet hükmü kurmak için yeterli olmayıp kanuna aykırı olduğu ifade edilmek suretiyle karar esastan ve kesin olarak bozuldu ve dosya yeniden incelenip hükmolunmak üzere mahkemeye tekrar gönderildi.
Mahkeme de son duruşmadaki beraat kararıyla bu anlayışın şekillendirdiği beş yıllık süreci noktaladı. Darısı diğer benzer davalara...