"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratik olgunluk, hürriyet ve ahlâk

Kâzım GÜLEÇYÜZ
01 Mayıs 2020, Cuma
Diyanet İşleri Başkanının Cuma hutbesiyle gündeme gelen konu için scope yayınımızdaki değerlendirmemizin devamı:

Ankara Barosu ve onlara destek veren bir kısım açıklamaların savcılıkta soruşturma konusu olması da diğer bir tuhaflık. Bu konuları daha olgun bir şekilde tartışabilme seviyesine hâlâ erişemediğimizi gösteriyor. İlginç bir durum: Hem Diyanet İşleri Başkanına yüklenenler, hem de bu yüklenenlere iktidar cenahından karşı çıkanlar aynı söylemi kullanıyorlar. ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek’le suçluyorlar birbirlerini. Bu kalıp  zaten bu tarz tartışmalarda sıkça kullanılan ve hukukî geçerliliği çok tartışmalı bir argüman. 28 Şubat’ta biz ‘Deprem İlahî ikazdır’ dediğimiz zaman yine bu ithamla karşı karşıya kalmıştık. Kutlular Ağabeyin hapis yatma sebebi o ithamdır. Artık bunu daha farklı bir tartışma üslûbuyla götürmek lâzım. 

Burada rahmetli Cumhurbaşkanı Demirel’in bir sözünü hatırlıyorum. Diyordu ki: Dinî konularda tartışmak bilgi ister. Bilgisi olmayan bu konulara hiç girmesin. Dolayısıyla böyle bir hassasiyeti gözetmeden, yeterli bir bilgi altyapısına sahip olmadan tartışmaya girmek böyle lüzumsuz gerilimlere sebebiyet veriyor. Buna meydan vermemek lâzım. 

Eşcinsellik konusu Batıdaki hürriyet anlayışının sakatlığı sebebiyle çok farklı noktalara götürülüyor. Demokratik bir hak gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bu istikamette yasal düzenlemeler yapılıyor. Eşcinsel evlilikler yasallaştırılıyor ve eşcinsel evlilikle bir araya gelenlerin evlât edinmesine imkân veriliyor vs. Bunlar çok yanlış. Ahlâkî değerleri hiçe sayan bir özgürlük anlayışını kabul edemeyiz. Üstadın ahlâkî değerleri önceleyen, o çerçevede ve o sınırlar içinde bir hürriyet tanımı yaptığını görüyoruz. Doğru olan da, fıtrî olan da, insana yakışan da budur. Öbür türlüsü insanı insanî değerlerden uzaklaştırır. 

Batının bu noktada İslamın yorumlarına ihtiyacı var. Böyle bir sapmanın yaygınlaşmasına Hıristiyanlar da tepki gösteriyorlar. Göstermeleri de lâzım. Çünkü hem semavî dinler bu sapmalara izin vermiyor, hem de insan fıtratı ve aile değerleri bunu kabul etmiyor. Buna bütün insanlığın, semavî dinlerden gelen İlahî ölçüre ve insanî değerlere bağlı olmanın gerektirdiği bir hassasiyetle karşı çıkması lâzım. (Sonu yarın.)

Okunma Sayısı: 4597
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yunus Kose

    3.5.2020 13:20:31

    Diyaneti, haklı olduğunu iddia ettiği meselede iktidara 'İstanbul Sözleşmesinden' çekilmesi çağrısı yapmasını bekliyoruz.

  • Ahmet Danışmaz

    1.5.2020 20:26:46

    🙏

  • Yahya Evrin

    1.5.2020 02:50:52

    Yarın ola hayrola veselam.

  • Ali Tam

    1.5.2020 01:00:36

    1) ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek’le suçlamak" DELIL ister. Bu delili hangi savci farkli ve itibarli arastirma enstitüleri tarafindan elde edilen analiz ve raporlara göre yapabiliyor? Gerçekten de savcilarin bu meyanda yaptiklari üstünkörü iddiayi ispatladiklari Cumhuriyet tarihinde maalesef görülememistir. Burada AYMye büyük görev düşmektedir. Alman AYMsi gibi kılı kirk yaran bir olgunluğu ve dikkati Türk AYMsinden de beklememiz kadar tabii bir beklenti olamaz. Temcid pilavi gibi isitilip isitilip servis edilen " düzeni ve devleti yikmak kastini" bir mühür olarak her muhatabin alnina vurabilmek HUKUK DEGIL, ZULMDÜR.

  • Ali Tam

    1.5.2020 01:00:14

    2) Burada hukukun üstünlüğünü HUKUKU ITHAL YOLUYLA alinan milletin dininden, örf ve adetlerinden harmanlanan hukuk anlayişini bilmeden alip birebir Türkiye'de uygulanmasi son derece hukukta büyük boşluklarin olduğunun delilidir. Bazi hukuk şerhi/yorumu yazan hukuk profesörlerinin ifadelerinin bile birebir tercüme olduğu (dolayısıyla bir intihal ürünü olduğu inkar edilemezken) ve hukukun evriliş sürecinin anlaşilmayan bir muamma olarak kaldiği aşikardir.

  • Ali Tam

    1.5.2020 00:59:45

    3) Hukuk anlayisinin bilhassa savcilar tarafindan kaliplaşmiş -içi doldurulmaya ve delillendirmeye muhtaç- ithamlarla yapilmasinin önününe set çekmek Türk AYMsinin ödevi olmalidir. Herkes katil olabilir imkanati/olasılığı ile herkesin katil olduğuna hükmedilemez. Bu misali Türk AYMsi örnek almalidir. Zira, ilmi bir kaidedir ki; bir delilden kaynaklanmayan bir ihtimalin hiçbir ilmi değeri yoktur!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı