Uluslararası hukuk uzmanı Kerem Gülay, Nevşin Mengü’nün programından sonra ÖFG TV’de de çok önemli değerlendirmeler yapmış. Bir kısmını aktaralım:
“Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsünün 7-1/E maddesi ‘Eğer kişileri uluslararası hukukun temel kurallarına aykırı bir şekilde özgürlüklerinden mahrum bırakırsanız bu insanlığa karşı suçtur’ diyor. Bir eylemin insanlığa karşı suç olması için belli bir eşiğin üzerinde, sivillere karşı sistematik veya geniş kapsamlı bir saldırının parçası olması gerekiyor. Öncelikle sistematik ve geniş kapsamlı saldırı nedir?
“Saldırı sadece silahlı saldırı demek değildir. Kişileri toplama kampına koyarsanız, özgürlüklerinden mahrum bırakırsanız, hapse atarsanız bu da bir saldırıdır. Yani sivillere genel olarak kötü davranılması saldırıdır.
“AİHM’in Türkiye’ye tebliğ ettiği 1000 civarında Yüksel Yalçınkaya’ya benzer dava var, ihlal olabilecek 1000 karar var. ‘Siz bunları düzeltin’ dedi. Bunun dışında OHAL Komisyonu tarafından toplam 57 bin civarında kişiye ceza verilmiş. Bunların 35 bin küsuru Bylock sebebiyle. Dolayısıyla AİHM geniş kapsamlılığın böyle sağlandığını söyleyebilir.
“Ceza alan 35 bin kişiden 20 bininin sivil kabul edilen hakim, savcı, memur, öğretmen, doktor, işçi olduğunu öngörebiliriz. Uluslararası hukuk bakımından polis sivildir, asker değil. Bu önemli, Türkiye’de çok az konuşulmuş birşeydir. Bu kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılması Roma Statüsü anlamında sivillerin özgürlüğünden mahrum bırakılmasıdır, dolayısıyla insanlığa karşı suç eşiğine yaklaşır.
“Bu tip kararlar insan hakları ihlali ve bu kadar sistematik olduğu için uluslararası suç niteliğinde de olabilirler demenin önemi ne?
“Yüksek bir yargıcın yurt dışına gittiğinde gözaltına alınıp tutuklanması, insanlığa karşı suçlardan yargılanması, sorgulama sırasında hakim olduğu dosyalar sebebiyle hassas, bazıları devlet sırrı niteliğinde olabilecek bilgileri paylaşabilmesi ihtimal dahilinde. Ben hukukçu olarak adaletsizlikten ne kadar endişeliysem, vatandaş olarak bunun bir ulusal güvenlik sorunu haline gelmesinden o kadar endişeliyim.
“Devlet görevlilerinin dokunulmazlığı, bağışıklığı var. Ama uluslararası hukukta hiçbir şüphe götürmeyen bir konu; insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve soykırımlar bu dokunulmazlığın, bağışıklığın istisnası durumundadır.”